Ve bahse girerim ki o küçük kızı zorla yere yatırman uzun sürmedi, değil mi? | Open Subtitles | وأراهن أنك لم يأخذ الكثير ل قوة تلك الفتاة الصغيرة على الأرض، لم ذلك؟ |
Hem o küçük kızın, bu sapığın eline düşmesine izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أنه لا يمكنني تعريض تلك الفتاة الصغيرة لهذا الشاذ. |
Ve gelecekte hayalini kurduğun O küçük kıza sahip olabiliriz. | Open Subtitles | و ستنجبين تلك الفتاة الصغيرة التي تحلمين بها في المستقبل |
Sen bu küçük kız eve getirdi, gibi size Darcy Blaine yaptı. | Open Subtitles | انت احضرت تلك الفتاة الصغيرة للمنزل بالضبط كما فعلت مع دارسى بلاين |
Bunun sana zor geldiğini biliyorum... Ama o artık küçük bir kız çocuğu değil. Rahatla biraz. | Open Subtitles | أعلم أن هذا صعب عليك، لكنها لم تعد تلك الفتاة الصغيرة بعد الآن، حسناً ؟ |
Bu küçük kızın sizi bu beladan kurtarabileceğini mi sanıyorsunuz? | Open Subtitles | أتعتقد أن تلك الفتاة الصغيرة يمكنها إخراجك من هذه الفوضى؟ |
o küçük kızı, kendi kızım gibi seviyorum. | Open Subtitles | أحبّ تلك الفتاة الصغيرة كما لو كانت من صلبي |
Tanrı hakkındaki her şeyi bilmiyorum, ama o küçük kızı cehenneme göndermeyeceğini biliyorum. | Open Subtitles | انالاأعرفكلشيءعنالرب، ولكني أعرف انه لن يرسل تلك الفتاة الصغيرة للجحيم. |
Eğer ailesi kaçarsa, o küçük kızı sonsuza kadar kaybetmiş oluruz. | Open Subtitles | ان ابتعدت عائلتها فقد خسرنا تلك الفتاة الصغيرة للأبد |
Belki. Demek istediğim, o küçük kızın fıçının üzerinden düşmesi bayağı komikti. | Open Subtitles | أعني، كان مضحكاً جداً عندما سقطت تلك الفتاة الصغيرة على برميل الفضاء. |
Bugün o küçük kızın gözlerini devirişini bu başyapıt ile onurlandırıyorum. | Open Subtitles | و اليوم، أكرّم لفّة عين تلك الفتاة الصغيرة بهــاتهِ التحفــة |
o küçük kızın tek istediği bir hesap makinesi ve bir şanstı. | Open Subtitles | كل ما ارادته تلك الفتاة الصغيرة كان حاسبة وفرصة |
Eve gelince O küçük kıza yaptıkları hakkında onunla konuşacağımı söyledim. | Open Subtitles | سأحدثها حول قيامها بمضايقة تلك الفتاة الصغيرة |
Seni temin ederim ki O küçük kıza kayıp bebeğini bularak yardım etmek istiyorum. | Open Subtitles | وأؤكّد لك أنّي أريد مُساعدة تلك الفتاة الصغيرة في إيجاد دميتها المفقودة. |
Hayır, ben kimseyi öldürmedim ve benim O küçük kıza hiç ama hiç bir şey yapmadım. | Open Subtitles | لا، أنا لم أقتل اي شخص وليس عندي اي علاقة مع تلك الفتاة الصغيرة |
bu küçük kız bütün ailesini kaybetti. | Open Subtitles | تلك الفتاة الصغيرة فقدت عائلتها بأكملها. |
ama önemli olan, bu küçük kız ruhsal bire krizin tam ortasında. | Open Subtitles | المهم هو أن تلك الفتاة الصغيرة على حافة كارثة روحية |
O halde ona resimdeki küçük kızın gerçekten küçük bir kız olmadığını söyleyin. | Open Subtitles | إذاً أخبريه بأن تلك الفتاة الصغيرة في الصورة ليست حقاً فتاةً صغيرةً |
Bu küçük kızın Noel'ini mahvettim bir kaç kötü kayak çaldığım için. | Open Subtitles | أفسدت أعياد الميلاد على على تلك الفتاة الصغيرة. كل هذا لأني سرقت بعض المزلاجات. |
Aksi takdirde, o küçük kız artık o küçük kız gibi görünmeyecekti ve bu da en az fotoğrafın hasar görmüş olması kadar trajikti. | TED | وإلا فإن تلك الفتاة الصغيرة لن تبدو مثل تلك الفتاة الصغيرة بعد الآن، وذلك كان بالتأكيد بقدر مأساوية تلف الصورة. |
Eğer kızı buraya film ile beraber buraya göndermezsen, hemen şu an... | Open Subtitles | إن لم ترسل تلك الفتاة الصغيرة إلى هُنا مع ذلك الفيلم وأنا أعنى فى الحال |
Senin geçen yıl söylediğin gibi, "bir deri bir kemik" olan Şu küçük kız. | Open Subtitles | كلها جلد وعظام، تلك الفتاة الصغيرة .هذا ما كنت تقوله لي في العام الماضي اكيد, اكيد, آني |
O küçük kızdan kurtularak hastalığını tedavi edebileceğini mi düşündünüz? | Open Subtitles | هل صدقت حقا ان التخلص من تلك الفتاة الصغيرة سيزيل مرضه؟ |
Belki de o küçük kızla beraber birisi buraya geldi. | Open Subtitles | او ربما عبر شخصاً ما من هنا و معه تلك الفتاة الصغيرة |
Ve büyüleyici. Oradaki küçük kız kısmını sevdim. | Open Subtitles | لقعد أعجبتنى تلك الفتاة الصغيرة التى عادت للمنزل |