| Şimdi, sakıncası yoksa, yapmamız gereken temizlik çok şey var. | Open Subtitles | و الآن إذا لم تمانعى لدينا الكثير من التنظيف لنفعله |
| Eğer sakıncası yoksa, hesabımı çıkarabilir misiniz? | Open Subtitles | إذا لا تمانعى ، أريد أن تجهزى لى الفاتورة |
| - Sizinle biraz konuşmamın sakıncası var mı? | Open Subtitles | هل تمانعى إذا ما تحدثت معك لحظات , يا سيدة بريستون ؟ |
| Acınız bu kadar tazeyken sizi çağırmak konusunda tereddüt ettim ama geldiğinize göre umarım hemen konuya girmemden rahatsız olmazsınız. | Open Subtitles | لقد ترردت قبل أن أسألك لتأتى إلى هنا بعد فقدانك لزوجك و لكن الآن أنتِ هنا و آمل ألا تمانعى أن ندخل فى العمل |
| Genç bayan, mahsuru yoksa, bunları teslim etmek istiyorum. | Open Subtitles | إذا لم تمانعى يا سيدتى أود التحقق من هذه |
| Ve senin de onun ölmesinde bir sakınca görmediğini düşünüyorum, doğru mu? | Open Subtitles | وأنا واثق فى أنك لن تمانعى فى أن نقتله , صحيح ؟ |
| Senden kurtulmaya çalışmıyorum, ama kızmazsın değil mi? | Open Subtitles | لا أريد فعلا الابتعاد عنك لكنك لا تمانعى أليس كذلك |
| - Sizin için sakıncası yoksa... ..onun parka gitmesi doğru olur. | Open Subtitles | أين داميان اذا لم تمانعى فأنا أعتقد أنه من الأفضل أن يذهب الى المنتزه |
| Senin müsveddelerini buldum ve okudum. Umarım sakıncası yoktur. Kitabımın mı? | Open Subtitles | لقد وجدت بعض مخطوطاتك وقراتها , أرجو ألا تمانعى ذلك |
| sakıncası yoksa biraz daha kalmak istiyordum. | Open Subtitles | اذا لم تمانعى فانا سوف اجلس هنا لفترة لاقارن بينهم بالتفصيل |
| sakıncası yoksa, ona bir şey söylemeyelim. | Open Subtitles | لو كنت لا تمانعى أنا أفضل ألا أخبره بأى شئ |
| sakıncası yoksa biraz daha kalmak istiyordum. | Open Subtitles | اذا لم تمانعى فانا سوف اجلس هنا لفترة لاقارن بينهم بالتفصيل |
| Eğer Eğer boşanma kesinleşmiş ne zaman bana, soran sakıncası yoksa? | Open Subtitles | إذا لم تمانعى سؤالى ، متى ستنتهى إجراءات طلاقك ؟ |
| Oh, tagged ileri bir kaç arkadaş, sakıncası yoktur umarım. | Open Subtitles | آمل ألا تمانعى ، لقد جاءت بعض الصديقات معنا |
| Umarım çalşmaya devam etmeme bir sakıncası yoktur? | Open Subtitles | أتمنى ان لا تمانعى استمرارى فى العمل علىّ ان اجعل هذا المكان فى افضل حال |
| İki kuş beyinliyle oturmanın sakıncası yoksa, tabii. | Open Subtitles | إذا لم تمانعى أنت من الجلوس مع زوج من ألواح الثلج |
| Keller'in arabasını çalmamı isterken rahatsız olmadın. | Open Subtitles | أنت لم تمانعى أن تطلبى منى سرقة سيارة كيلر |
| Seni rahatsız etmek istemezdim, ama eski erkek arkadaşım, demin bana başka birisi ile görüştüğünü söyledi. | Open Subtitles | أنا آسفة , أكره أن ... أسبب لكى مُضايقة و لكن صديقى السابق هذا , رآنى و أنا أرافق شخص آخر , قلت أن أستغل هذه الفرصة أتمنى أن لا تمانعى |
| Eğer sorum sizi rahatsız ettiyse? Hayır, hiçte değil... | Open Subtitles | ، لو لم تمانعى سؤالى ؟ |
| Daha rahat bir şeyler giymemin mahsuru var mı? | Open Subtitles | هل تمانعى إذا بدلت ملابسى بشئ مريح أكثر ؟ |
| Oturmamda sakınca var mı? | Open Subtitles | اليست هذه صدفة جميلة هل تمانعى إذا جلست؟ |
| Anne. Umarım manikür setini ödünç almama kızmazsın. | Open Subtitles | أمى ، آمل ألا تمانعى فى اقتراضى مجموعتك لطلاء الأظافر |