"تمتلئ" - Translation from Arabic to Turkish

    • doluyor
        
    • yaşlar
        
    • doldu
        
    • dolmaya
        
    • dolduğunda
        
    • dolmuş
        
    • dolsun
        
    • dolmadan
        
    • güce eriştiği
        
    • dolu
        
    Çalışmalarınızı takip ediyorum.Dersinize girmeye çalıştım ama sınıf çok çabuk doluyor. Open Subtitles أعرف أعمالك تعبت وأنا أحاول أن ألتحق بإحدى صفوفك ، ولكنها تمتلئ بسرعة جداً
    Efendim, güvenlik bölgesi doluyor. İçme suyumuz tükeniyor. Open Subtitles المناطق الامنه تمتلئ وتكاد المياه العذبة تنفذ
    Gözleri. Gözlerinde yaşlar oluyor. Open Subtitles اقصد عيونها تمتلئ بالدموع
    "Gözlerim yaşlar içinde." Open Subtitles "تمتلئ عيناي بالدموع"
    Hazine odası doldu. Herkes bizden korkuyor. - Başka ne istiyorsunuz? Open Subtitles مدافننا تمتلئ بالذهب وترتعب الممالك مننا
    Su arabaya dolmaya başladığında annemin de aynı durumdayken ne yaptığını anladım. Open Subtitles وعندما بدأت السياره أن تمتلئ بالماء عرفت ماذا فعلت أمى فى هذا الموقف
    Çatlaklar suyla dolduğunda, suyun ağırlığı onları daha derine itecektir. TED عندما تمتلئ الصدوع بالماء وزن الماء يقوم بزيادة عمق الصدوع للأسفل
    Bunu yapıyorum böylece tüm çukur küvet gibi şurupla doluyor istediğin gibi içine daldırabiliyorsun. Open Subtitles هذا ما افعله. بهذه الطريقة,الحفرة كلها تمتلئ و تستطعين الغوص فيها.
    Sahile yaklaştıkça ve rüzgar estikçe küçük su damlaları havalanıyor ve Hastanelerin acilleri akut solunum problemleri olan insanlarla doluyor. TED وبينما هي تتجه الى الساحل . والرياح تهب وقطرات صغيرة من الماء تصعد الى الهواء غرفة الطوارئ في جميع المستشفيات تمتلئ بالناس المصابين بأزمات تنفسية حادة
    Kafa yapmayan bir sıvıyla doluyor. Open Subtitles إنها تمتلئ بسائل شفاف غير كحولي
    Lisansın psikoloji dersleri çabuk doluyor. Open Subtitles فصول علم النفس للمبتدئين تمتلئ بسرعة
    "Gözlerim yaşlar içinde." Open Subtitles "تمتلئ عيناي بالدموع"
    "Gözlerim yaşlar içinde." Open Subtitles "تمتلئ عيناي بالدموع"
    Ve oda zehirli gazla doldu. Open Subtitles و الغرفه التي يكونوا بها تمتلئ بالغازات السامه
    Yer tamamen talaşla doldu, burada fındık yiyebiliriz. Open Subtitles عندما تمتلئ الأرض بذرات الخشب يمكننا اكل فسدق هنا
    Su arabaya dolmaya başladığında annemin de aynı durumdayken ne yaptığını anladım. Open Subtitles وعندما بدأت السياره بأن تمتلئ بالماء عرفت ماذا فعلت أمى فى نفس الموقف
    Sağ salim uçan ilk birkaçının ardından, gökyüzü atlayanlarla dolmaya başlıyor. Open Subtitles حين يهبط الأوائل القلائل بأمان تمتلئ السماء بالواثبين
    Damarlarım lanet toprağınızla dolduğunda benim güvencem ne olacak? Open Subtitles أنت تأكد لي ما هو الأفضل لتأمينك عندما تمتلئ شراييني بدمك اللعين؟
    "..."kanun dışı genetik deneylerle dolmuş olması. Open Subtitles تلك الأرض الان تمتلئ بالتجارب الوراثية الغير شرعية.
    Bırak eski Euron boğulsun. Ciğerleri deniz suyuyla dolsun. Open Subtitles دع (يورين) القديم يغرق، أترك رئتيه تمتلئ بمياه البحر
    Morgların tamamı dolmadan, buna neyin sebep olduğunu bulsak iyi olur. Open Subtitles يتحتم علينا معرفة السبب قبل أن تمتلئ المشارح
    Bu santral, maksimum güce eriştiği anda patlamak üzere tasarlanmış. Open Subtitles المحطة مُصممة بحيث تنفجر . عندما تمتلئ بالطاقة ألم يلاحظ هذا أحد ؟
    Bir şeyler, kafamı kurcalıyor. Neden ecza dolabın, yaşlı adam merhemi dolu? Open Subtitles ثمة شيء يثير فضولي، لماذا تمتلئ خزانة الدواء لديكم بمراهم كبار السن؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more