"تمنحه" - Translation from Arabic to Turkish

    • verdiğin
        
    • veriyor
        
    • vermiyor
        
    • verebileceğiniz
        
    • vermedin
        
    • veriyorsun
        
    Kaka ise ruh eşine verdiğin bir hediyedir. - Tabii ya. Open Subtitles ـ التغوط هو هدية تمنحه لتوأم روحك ـ حسناً
    - Yani iyi başkalarına verdiğin hisler. Open Subtitles -حسناً ... هذا الإحساس الذي تمنحه للآخرين
    Öldürmek ona güç veriyor. Bilmemiz bu gücü arttırıyor. Open Subtitles لا القتل يمنحه القوة معرفتنا تمنحه المزيد من القوة
    Ona hiç fırsat vermiyor. Sadece canı ne isterse çalıyor. Open Subtitles انها أبدا لا تمنحه دور في العزف انها فقط تعزف ما تشاء
    Müebbet birine verebileceğiniz hiç bir şey yok. Open Subtitles ليس لديك شيء تمنحه لرجل مسجون مدى الحياة.
    Son zamanlarda mutlu olması için pek fazla sebep vermedin. Open Subtitles لم تمنحه الكثير من الأسباب التيتجعلهسعيداًبالآونةالأخيرة.
    Senin boş depon Morris'in umrunda değil ve sen ona Londra'yı patlatabileceği bir saltanat veriyorsun! Open Subtitles موريس لا يبالي بمخزنك الفارغ و أنت تمنحه سببا مجانيا ليحدث حفرة في لندن
    Paris'te geceliği 25000 dolara süit yanında sana özel, yüklüce bahşiş verdiğin aşçı. Open Subtitles جناح بـ 25 الف دولار في الليلة بـ (باريس) مع كبير طباخين شخصي تمنحه بقشيش بسخاء
    Herkese verdiğin türden. Open Subtitles كالذي تمنحه للجميع
    Joe, bazen ne verdiğin değil nasıl verdiğin önemlidir. Open Subtitles في بعض الأحيان يا (جوي) ، لا يتعلق الأمر بما تمنحه للآخرين بل بالطريقة التي تمنحهم بها ما تُريد
    Ona hem güç hem hareket veriyor. Open Subtitles فذلك يفسر استخدامه لشاحنة انها تمنحه القوة,قدرة التنقل
    Kadın, adama sıkıcı biri olmadığını kanıtlaması için bir şans daha veriyor. Open Subtitles و هي تمنحه فرصه اخيره ليثبت لها انه ليس ممل
    Ona silah vadettiğiniz için araştırmaya para veriyor. Open Subtitles يموّل أبحاثك لأنّك وعدته بأن تمنحه الأسلحة.
    Ona hiç fırsat vermiyor. Sadece canı ne isterse çalıyor. Open Subtitles إنها أبدا لا تمنحه دور في العزف إنها تعزف فقط ما تشاء
    Ama hayat ona hiçbir şey vermiyor. Open Subtitles لكن الحياة لا تمنحه شيئاً
    - İşi var. - Düğününde izin vermiyor musun? Open Subtitles ألن تمنحه ذاك اليوم إجازة؟
    - Sadece sizin verebileceğiniz bir şey. Open Subtitles -نُريد الشيء الوحيد الذي تمنحه
    Yalnızca kendinize verebileceğiniz bir şeydir. Open Subtitles " انه شئ يجب ان تمنحه لنفسك "
    İçeri bununla girdin. Ona bir şans bile vermedin. Open Subtitles لقد دخلت به لم تمنحه فرصة حتي
    - Ona hiç şans vermedin. Open Subtitles ـ لم تمنحه حتى فرصة النجاة.
    Adama saldırması için elindekinden daha fazla sebep veriyorsun. Open Subtitles إنك تمنحه سببًا آخر ليهاجم أكثر مما لديه مسبقًا.
    Onu ölüme gönderiyorsan bize neden izin veriyorsun Open Subtitles لمَ تمنحه الإذن بينما ترسله إلى الموت؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more