"تهديداً" - Translation from Arabic to Turkish

• tehditti
• tehdidi
• tehdit olarak
• tehlikeli
• tehditler
• tehditi
• tehditle
• tehdittir
• tehdit unsuru
• tehtid
• tehditse
• tehditkar
• tehlike arz
• tehdit teşkil
• tehlike olarak

Artık bir tehditti. Sadece sana değil, işine ve ailene de.
أصبحت تمثّل تهديداً ليس لك وحسب وإنما لتجارتك وعائلتك.

Ölümü aldatmayı deneyen her ruh toplum için bir tehditti.
أي روح تحاول أن تخدع الموت تصبح تهديداً للمجتمع

Yani, sert bir görünüş, şiddet tehdidi, diğer tutukluları uzakta tutar.
لذا فإن القشرة الشخنة تبرز تهديداً عنف، مما يبعد السجينات الآخريات

CIA' den birçok kişi hala onu tehdit olarak görüyor.
الكثير من في وكالة الاستخبارات المركزية لا يزالون يعتبرونه تهديداً

Sanırım birileri artık tehlikeli olmadığını düşünüyor.
يبدو أنّ أحدهم قرر أنّك لم تعد تشكل تهديداً

Bilinçli oldukları sürece birer tehditler.
طالما أنهم واعيون فهم يُمثلون تهديداً ..

Mercanlar bir tek tehditi defedebilir fakat aynı anda üç tehdit çok fazla.
المرجان قد يصدّ تهديداً واحداً لكن ثلاثة في آن واحد أثبت الكثير

Bölgede oturanların bir çoğunun tehditle mallarına kondular.
معظم السكان القدماء يرون التحسينات تهديداً

Varoluşçu risk türümüzün uzun vadeli potansiyelne veya insanın hayatta kalma savaşına bir tehdittir.
الخطر الوجودي يشكّلُ تهديداً للبقاء البشري أو لاحتمال بقاء الجنس البشري طويل المدى

Oradaki kuvvetlerle çok az bir tehdit unsuru oluşturuyorduk.
لقد كنا نشكل تهديداً ضئيلاً بوجودنا هناك

O bir tehditti ama yukarıda bazı şeyleri değiştirdim ve Kevin gitti artık başka elçi olmayacak.
كان يمثل تهديداً ولكنى فكرت بذلك وانا فى الطابق العلوى وبموت هذا الغلام كيفين لن يكون هناك مزيداً من الرُسل

Onlar ülkemize, güvenliğimize karşı bir tehditti.
كانوا تهديداً لوطننا ولأمننا العام

Bu da yeni inancın için bir tehditti.
كان ذلك تهديداً لأيمانك الجديد

Herhangi bir Luthor'a yapılan tehdidi kendime yapılan tehdit gibi görürüm.
أعتبر أي تهديد لأي من آل لوثر تهديداً لي

Yazanları okumam lazım. Ya ölüm tehdidi ise.
أريد أن أقرأ ما كتب فيها ماذا إذا كان فيها تهديداً ؟

Yaşaman insanlık için büyük bir tehdit olarak düşünülüyordu.
أن الحقيقة المحضة لوجودك تعتبر تهديداً كبيراً للبشريَة

Anlayamadığınız birşeyle karşılaşırsanız onu tehdit olarak algılarsınız.
أنت تواجه شيئا لا تفهمه،و تفترض أنه يشكل تهديداً.

Özellikle de dışarıda en zayıf olduğumuz anı bekleyen yeni tehditler varken.
... عندما يكون هناك تهديداً جديداً لنا ينتظر اللحظة التي نكون فيها في قمة ضعفنا

Böyle bir tehditi es geçemeyiz. Adamı dinleyin.
لا يمكن أن نتجاهل تهديداً بهذه الخطورة، اسمع ما لدى الرّجل

Yanlış şekilde ele alınırsa işiniz çok büyük bir tehditle karşı karşıya.
يواجه عملك تهديداً وجودياً إذا أدير بشكل خاطئ

Onu eğitmek için milyonlarca dolar harcandı, ve aslına bakarsanız, böylece eğitilmiş bir yunus sivillere tehdittir.
تم إنفاق ملايين الدولارات على تدريبها وبصراحة, دلفيناً مدرباً مثلها تشكل تهديداً على المدنيين

Çünkü senin bir çeşit tehdit unsuru olduğunu düşünüyorlar. Ben--Ben şu an açıklayamam, sadece güven bana.
إنهم يعتقدون أنك تشكلين تهديداً لا أستطيع أن أشرح الأمر

Hareketleri bütün Düzen'e bir tehtid.
أفعاله باتت تمثّل تهديداً على النظام بأكمله.

Bu bir tehditse, ki ne olduğundan emin değilim... - ...durumunu objektif olarak...
إذا كان ذلك تهديداً ، و أنا لست متأكداً من ذلك لكنك ، تَفْقدُ الرؤية ـ ـ ـ ـ

İnanılmaz tehditkar. O etrafımdayken hayatım tehlikede.
بل، تشكّل تهديداً عظيماً حياتي في خطر مستمرّ عندما تكون في الجوار

tehlike arz etmiyor ancak işinizi kısa sürede halledebilirsiniz.
ليس تهديداً, لكنّك لابد أن تعملي عليه قريباً جداً

Sizin için tehdit teşkil etmiyoruz insanlar. Tek amacımız anlamak.
لا نمثل تهديداً على البشر قاطني الأرض غرضنا هو الفهم

Mahkeme tehlike olarak gördüğü birini savunamaz
المحكمة لن تطلق سراح رجل يـُشكـّل تهديداً