"تهيمن" - Translation from Arabic to Turkish

    • hakim
        
    • egemen
        
    • hükmettiği
        
    Goodyear'in bugünkü başkanı biliyor ki şirketlerin yönetime hakim olması için bir darbe artık gerekli değil. Open Subtitles بالنسبة للشركات كيف تهيمن على الحكومة الإنقلاب لم يعد ضروريا. الشركات ذهبت للعالمية وبدخول السوق العالمية
    Eğer bir ırkçı gruba hangi mahallenin güvenli olduğuna dair bir tartışmaya hakim olmalarına izin verseydiniz, sonuçların çarpık... Open Subtitles لمجموعه عرقيه أن تهيمن على النقاش إذا ما كان الحي أمنا, ألا تعتقد
    Durum sosyal medyanın eski medyaya hakim olması ve kadınların da sosyal medyaya hakim olması ise bu kadınların global medyanın kontrolünü ele geçireceği anlamına mı gelir? TED إذا كانت القضية هي أن وسائل الإعلام الإجتماعية تهيمن على وسائل الإعلام القديمة والنساء يسيطرن على وسائل الإعلام الإجتماعية فهل سيعنى ذلك أن النساء سيقمن بالهيمنة على وسائل الإعلام العالمية؟
    Burası kıtanın iç kesimlerindeki yağmur ormanlarıyla alay edercesine uzanan buzul ve donmuş göllerin egemen olduğu bir dünya. Open Subtitles إنه عالم تهيمن عليه الكتل الجليدية والبحيرات المتجمده. و على نقيض الغابات المطيرة المورقة التي وجدت في داخل القارة.
    Sadece bazı titreşen modeller temel bir nota ve ahenk yaratmak için bir dizi belli uzunluğa egemen olur. TED إن اهتزاز أنماط معينة تهيمن على وتر من نطاق معين، لإعطاء نوتة أساسية ونغماتها.
    Ve gerçek dünyaya egemen, kaba ve kusurlu şekilleri tanımlayan sistematik veya doğru dürüst bir yöntem hala yoktu. Open Subtitles لكنهـا لم تعلم طريقة ولا منهجـاً للتعامل مع الأشياء الأشكال الوعرة والأشكال غير المنتظمة والتى تهيمن على العالم الحقيقـى
    Gerçekten de, ağaçların gezegene hükmettiği tarihi bir zamandan. Open Subtitles من البقايا ، حقا ، في ذلك الوقت عندما كانت الأشجار تهيمن على الكوكب.
    Burada görebildiğiniz gibi, küçük gezegenler resme hakim. TED يمكنكم أن تروا هنا الكواكب الصغيرة تهيمن على الصورة .
    Ama biraz kendine hakim olabilir misin? Open Subtitles ولكن هل يمكن تهيمن على شيء؟
    Ayılar nehrin ağzına hakim durumdalar. Open Subtitles تهيمن الدببة على مصب النهر.
    Onlar bana egemen olacak şekilde benden güçlü olmalılar. Open Subtitles ... قوية في بمعنى أنها تريد مني أن تهيمن.
    ülke gittikçe milisler tarafından egemen olunulmuştu... Open Subtitles هذا البلد هو في كل مرة أكثر تهيمن عليها الميليشيات...
    Mustafa al Sadr Mahdisi'nin ordusu, büyük alanlara egemen oldu... Open Subtitles جيش المهدي دي لمقتدى الصدر كانت تهيمن مناطق واسعة...
    NAFTA'nın Anayasa Mahkemesi'ne hükmettiği bir dünyada, kuzenim Mashkov'un da söylediği gibi, "Tek sığınağımız bu. " Open Subtitles في عالم يمكن فيه أن تهيمن التجارة الحرة على المحكمة العليا. مثل إبنِ عمي ماشكوف يَقُولُ دائماً: "هذا مأونا الوحيدُ...

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more