"توحيد" - Translation from Arabic to Turkish

    • birleştirmek
        
    • birleştirmeye
        
    • arada
        
    • araya
        
    • birleşme
        
    • birleştirme
        
    • birleştirmeliyiz
        
    • birleşmesi
        
    • birleştirici
        
    • birleştirmemiz
        
    • birleştirmekten
        
    • birleştirerek
        
    • birleştirebilecek
        
    Benim yaptığım, en basit anlamda bu iki görüşü birleştirmek ve montaj, üretim kavramından uzaklaşarak gelişim konseptine yakınlaşmak. TED عملي، على أبسط مستوى، يتمحور حول توحيد وجهتي النظر هاتين، التحرك بعيدا عن التجمع وأقرب إلى النمو.
    Bu tamamen farklı kültürleri birleştirmek için de üçüncü yeni bir marka başlatıyorduk. TED و لكي يتم توحيد هذه الثقافات المختلفه كنا بصدد إطلاق منتج جديد
    Hemen düşüncelerini daha büyük bir hedefe, yerçekiminin bulmuş olduğu yeni resmini, onun zamanında bilinen yegâne diğer kuvvet olan elektromanyetizma ile birleştirmeye yoğunlaştırdı. Open Subtitles فهو فى الحال وضع عينيه على هدف أعظم توحيد صورته الجديدة للجاذبية بالقوة الأخرى الوحيدة المعروفة فى ذلك الوقت
    Kısa bir süreliğine 32 ulusun uydularının bir arada çalışmasının ne sonuçlar doğuracağına dair ufak bir ön gösterimimiz olacak. Open Subtitles في هذه اللحظة، سنبرهن ما الذي يمكن أن يحدث ..جراء توحيد الأقمار الصناعية لـ 32 أمـَّة لتكوِّن تحالفاً قوياً
    Dünya'yı bir araya getirmeye yardım ediyor, ve bence bu balık kesinlikle geleceğin balığıdır. TED اذا كان يساعد على توحيد العالم، وأعتقد أنه بالتأكيد الأسماك في المستقبل.
    Tam birleşme için bir dilekçe yazdık. Open Subtitles اطلقنا عريضة استرحام لآجلا توحيد طبقات المجتمع
    Bugün artık sorgusuz sualsiz kabul etmemize rağmen bu, o günler için büyük bir birleştirme idi. TED كان ذلك توحيد كبير لتلك الأيام، رغماً عن أننا نأخذها اليوم كأمر مسلّم به.
    Kızılderilileri ve ekibi çağır, güçlerimizi birleştirmeliyiz. Open Subtitles هذه سخافة. استدعِ الهنود والفتيان حتى نتمكن من توحيد قِوَانا.
    Başarın, Kore'nin birleşmesi için önemli bir etki yaratacaktır. Open Subtitles سَيكونُ نجاحك قوياً ومؤثراً في إعادةِ توحيد كوريا
    Harika zihinlerdeki fiziklerin hepsi birleştirici yerçekimi görünmeyen gravitonlardan ve diğer üç kuvvetten vazgeçmişti. Open Subtitles إذا استسلم أعظم العقول الفيزيائية .. أمام توحيد الجاذبية و الجرافيتونات الخفية مع القوى الثلاثة الأخرى
    Geri dönüşümü gerçekleştirebilmem için güçlerimizi birleştirmemiz gerek. Open Subtitles وسبيلي الوحيد لأرجع هناك، هو توحيد قوانا
    Kaç kere toprakları birleştirmekten bahsettin. Open Subtitles كم مرّة تحدّثتَ عن توحيد هذه الأرض؟
    Halkı birleştirmek isteyen liderler için çok kullanışlı bir günah keçisiydiler. Open Subtitles لكنهم بالنسبة لقيادة تبحث عن توحيد الشعب كانت لهم فائدة عظمى ككبش فداء يتحدون ضده
    Kılıç Sanatının ilk amacı insan ile kılıcı bir ahenkle birleştirmek Open Subtitles الهدف الأوّل لمهارة المبارزة هو توحيد الرجل و السيف
    Hedef kılıç bozuk gücü altında tüm kötülüklerin birleştirmek ise, senin yanında bana sahip çok daha kötü yapabilirdi. Open Subtitles إذا كان هدفك هو توحيد كل الشر تحت سلطة السيف يمكنك أن تحظى بأسوء من وجودي بجانبك
    Yılların tecrübesi ve yaşanan onca sıkıntıdan sonra ülkeyi birleştirmeye bu kadar yaklaşmışken bu sefere ben de katılmalıyım. Open Subtitles بعد سنوات من التجارب والمحن فقط على مقربة من النجاح في توحيد البلاد يجب أن أكون ضِمن هذه البعثة الشمالية
    Sörfçü bir çocuk ve motosikletçi bir kızın çatışan grupların birleştirmeye çalışan gizli aşkı. Open Subtitles راكب أمواج وراكبة دراجة جمعهما حبا سريا, بينما كانوا يحاولون توحيد العصابات المتنافسة.
    Bence en iyisi, insanlar bizim gibi bir arada durmalılar. Open Subtitles الحصول على هو أفضل مني. الناس مثلنا بحاجة الى توحيد صفوفهم.
    Bunlar tüm seyirciyi bir araya getirirdi; nerede oturursanız oturun, sahnede olup bitene gülebilirdiniz. TED فهي تستطيع توحيد الجمهور؛ وحيثما جلست أمكنك أن تضحك على ما كان يحدث فوق المنصة.
    Birleşmemizin tabanında, çoklu parti koalisyonu ve barışçıI bir birleşme yatmaktadır. Open Subtitles هذا هو الشئ الرئيسي لمفاوضتنا أن تكون الحكومة الإئتلافية مؤسسة من عدة أحزاب. ليكون توحيد هذه البلاد بشكل سلميّ.
    Einstein'in evrenin tüm yasalarını tek bir yasada birleştirme hedefi modern fiziğin kutsal kâsesi haline geldi. Open Subtitles هدف إينشتين فى توحيد وجمع كل قوانين العالم فى نظريه وأحده مهيمنه
    Dışardaki insanları birleştirmeliyiz. Open Subtitles نحن بحاجة إلى توحيد الناس الذين لا يفعلون شيئاً
    Bu güzel ülkemizin birleşmesi demir yolu aracılığıyla olacaktır. Open Subtitles وهو توحيد هذه بلدنا العظيمة بهذه القضبان الحديدية.
    Yüzyıllar boyunca, her şeyin birleştirici teorisini arıyoruz. Open Subtitles لقد كنا نبحث عن .. توحيد نظريات كل شيء
    Şimdi aile için ne kadar önemli olduğumu ve güçlerimizi birleştirmemiz gerektiğini mi söyleyeceksin? Open Subtitles حان وقت إخباري كم أنا مهم بالنسبة للعائلة وأنه يجب علينا توحيد قوانا
    Onunla güçlerimizi birleştirmekten mi bahsediyorsun? Open Subtitles هل تتحدث حول عن توحيد القوى معها ؟
    Antik ve modern bilimleri birleştirerek... gerçek bir fark yaratıyorlar. Open Subtitles من خلال توحيد العلم، كلاهما قديم و حديث، انهم يبدءون في عمل تغيير حقيقيّ.
    Sadece kendi ülkesini değil, tüm Arap dünyasını birleştirebilecek karizmaya sahip. Open Subtitles هو يتمتع بالكاريزما التي تخوله لا توحيد بلاده فحسب بل كل العالم العربي

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more