Bu, bir tür veda toplantısı. | Open Subtitles | ماذا الآن, هذا هو المكان الذي يحري عليَّ توديعه. |
veda edebilmeniz için elimizden geleni yapıp, uyandırmaya çalışacağız. | Open Subtitles | سنفعل ما بوسعنا لإيقاظه حتى يتسنّى لكم توديعه |
Yanınızda gördüğüm rahip. Ona veda etmek istemiştim, ancak onu bulabilecek gibi durmuyorum. | Open Subtitles | كان هناك كاهنٌ إلى جانبكَ سابقاً، أردتُ توديعه لكنّني لا أجده. |
Saygılarını sunuyorlar. Bu onların bir çeşit teşekkür etmesi ve hoşça kal demesi. | Open Subtitles | إنهم يشيعونه إنها طريقة لشكر المتوفى و توديعه |
Kelly, elveda etsen iyi olur çünkü pek zamanı kalmadı. | Open Subtitles | "كيلي" يتحتمٌ عليكِ توديعه الآن لأنّه لن ينجو لفترةِ طويلةِ |
hoşçakal diyemedik. | Open Subtitles | لم نتمكن من توديعه |
Ve onunla hak ettiği şekilde Vedalaşmak istiyorum. | Open Subtitles | و أريد توديعه بالطريقة الصحيحة |
Beni burada tutmaya devam ederseniz, ona veda edemeyebilirim. | Open Subtitles | واذا ابقيتني هنا قد يموت قبل ان اتمكن من توديعه |
Tabii, Phil kardeşim gibiydi ve ona veda etme şansım olmadı. | Open Subtitles | اعني ، بغض النظر عن ان فيل كان مثل اخي ولم استطع توديعه |
veda etmek istediğiniz biri varsa şimdi tam zamanı. | Open Subtitles | إذا كان هُناك شخص تريد توديعه ، فهذا هو الوقت المُناسب |
Ona veda etmen gerekiyor. | Open Subtitles | حيث يوجد الأطفال الآخرين هُناك تحتاجين إلى توديعه |
Sorun olmazsa tek başıma veda etmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد فقط توديعه على انفراد إنْ لمْ يكن لديك مانع |
Tabii, Phil kardeşim gibiydi ve ona veda etme şansım olmadı. | Open Subtitles | اعني ، بغض النظر عن ان فيل كان مثل اخي ولم استطع توديعه |
Karısı orada. Ona veda etmeden ölmek istemediğini söylüyor. | Open Subtitles | زوجته هناك تقول أنّها لا يمكنها توديعه بدون وجود جثته |
Demek istediğim, eğer özel bir veda etmek istiyorsanız, yakın zamanda etseniz iyi olacak. | Open Subtitles | أعني أنه إذا أردتم توديعه على انفراد... فيجب أن تفعلوا ذلك بسرعة |
Pekala. Sanırım ona veda etmeliyim. | Open Subtitles | حسناً ، أظن أنني قادر على توديعه |
Durum şu ki tüm bu olanlardan sonra veda edecek adam da kalmadı. | Open Subtitles | الأمر هو, رغم ذلك... بعد كل هذا الذي علينا توديعه. |
hoşça kal demek istediğin itfaiyeci falan da var mı? | Open Subtitles | ألديكِ أيّ إطفائيّ تودّين توديعه أم ماذا؟ |
Kafamı kaldıramıyordum. O yüzden bir hoşça kal bile diyemedim. | Open Subtitles | لم استطع تحريك رأسي فلم يتسنى لي توديعه |
O yüzden bir hoşça kal bile demedim. Şimdi de... | Open Subtitles | لذا لم يتسن لي توديعه والآن |
Babam iki hafta daha yaşasaydı, ona elveda deme fırsatım olacaktı. | Open Subtitles | لو والدي عاش أسبوعين آخرين، لتمكنت من توديعه. |
En azından hoşçakal diyebilir miyim ? | Open Subtitles | أيمكنني توديعه على الأقل؟ |
Vedalaşmak istediğin biri var mı? | Open Subtitles | أي أحد تريدين توديعه ؟ |