"تُحبينه" - Translation from Arabic to Turkish

• sevdiğin
• seviyorsun
• seviyorsundur
• Ondan hoşlanıyor musun

Şansın varken sevdiğin biriyle vakit geçirmek istemende ne var ki?
و لكنّ الأمر يختلف عندما تحصل لك فرصة قضاء مزيدٍ من الوقت مع شخصٍ تُحبينه.

Bu adam seni, senin onu sevdiğin kadar seviyorsa eğer bunun bir önemi olmayacaktır.
إن كانَ هذا الرجل يُحبكِ بالطريقة التي تُحبينه سَوف لن يُهم

Siz ölmeden önce çok sevdiğin bir şeyin senden sökülüp alınmasının nasıl bir şey olduğunu tatmanı istiyorum.
قبل ان تموتي أودكِ أن تُجربي شعور، حين تفقديين شخصٍ تُحبينه

Ondan başka, onu neden seviyorsun?
و غير هذا السبب , لماذا تُحبينه ؟

Onu seviyorsundur heralde, değil mi?
أنتِ تُحبينه بالطبع؟

Yanında sevdiğin biri olduktan sonra hayat belirsiz ve yalıtılmış olsa ne olur?
حياة العزلة وعدم اليقين طالما تعيشينها مع شخص تُحبينه

sevdiğin birini korumaya çalışıyordun.
أنتِ فقط كُنتِ تحاولين حماية شخص تُحبينه

sevdiğin birinin yaratıcılığını ortaya dökerek yazdığın şeyleri anlamadığını söylemesi nasıldır bilir misin?
أتعلمين ماذا يُشعركِ أن تضعين نفسك على المحك بأسلوب مُبدع ومن ثم تحظين بشخصاً ما تُحبينه ويُخبركِ أنه لا يفهم ذلك ؟

Sırf sevdiğin için hayal kırıklığıyla bitebilecek olmasına rağmen ona inanıyorsun.
، أن تُؤمني به ومعرفتك أن هذا قد ينتهي بخيبة أمل لكِ لكن هذا لإنكِ تُحبينه

Bazen kendini sevdiğin birinin anılarıyla şımartmak son vermenin en iyi yoludur.
أحياناً السماح لنفسك بالإنغماس في ذكريات شخص تُحبينه هو الطريقة الأفضل لإغلاق الأمر والإنتهاء منه

Müzik, yani senin çok ama çok sevdiğin, çok özlediğin bir şey.
والموسيقى, هذا شىء تُحبينه كثيراً... وتفتقدينه كثيراً...

Justin senin seksi olduğunu söyledi ve sen de şimdi onu seviyorsun.
جاستن" قال إنكِ مُثيرة وأصبحتي تُحبينه الآن"

Kocanı seviyorsun, onu seviyorsun.
أنتِ تُحبينه ، أنتِ تُحبينه (تقصد انها وقعت في حُبه)

Belki de sen böyle seviyorsundur.
أو ربما هذا ما تُحبينه