Şansın varken sevdiğin biriyle vakit geçirmek istemende ne var ki? | Open Subtitles | و لكنّ الأمر يختلف عندما تحصل لك فرصة قضاء مزيدٍ من الوقت مع شخصٍ تُحبينه. |
Bu adam seni, senin onu sevdiğin kadar seviyorsa eğer bunun bir önemi olmayacaktır. | Open Subtitles | إن كانَ هذا الرجل يُحبكِ بالطريقة التي تُحبينه سَوف لن يُهم |
Siz ölmeden önce çok sevdiğin bir şeyin senden sökülüp alınmasının nasıl bir şey olduğunu tatmanı istiyorum. | Open Subtitles | قبل ان تموتي أودكِ أن تُجربي شعور، حين تفقديين شخصٍ تُحبينه |
Ondan başka, onu neden seviyorsun? | Open Subtitles | و غير هذا السبب , لماذا تُحبينه ؟ |
Onu seviyorsundur heralde, değil mi? | Open Subtitles | أنتِ تُحبينه بالطبع؟ |
Yanında sevdiğin biri olduktan sonra hayat belirsiz ve yalıtılmış olsa ne olur? | Open Subtitles | حياة العزلة وعدم اليقين طالما تعيشينها مع شخص تُحبينه |
sevdiğin birini korumaya çalışıyordun. | Open Subtitles | أنتِ فقط كُنتِ تحاولين حماية شخص تُحبينه |
sevdiğin birinin yaratıcılığını ortaya dökerek yazdığın şeyleri anlamadığını söylemesi nasıldır bilir misin? | Open Subtitles | أتعلمين ماذا يُشعركِ أن تضعين نفسك على المحك بأسلوب مُبدع ومن ثم تحظين بشخصاً ما تُحبينه ويُخبركِ أنه لا يفهم ذلك ؟ |
Sırf sevdiğin için hayal kırıklığıyla bitebilecek olmasına rağmen ona inanıyorsun. | Open Subtitles | ، أن تُؤمني به ومعرفتك أن هذا قد ينتهي بخيبة أمل لكِ لكن هذا لإنكِ تُحبينه |
Bazen kendini sevdiğin birinin anılarıyla şımartmak son vermenin en iyi yoludur. | Open Subtitles | أحياناً السماح لنفسك بالإنغماس في ذكريات شخص تُحبينه هو الطريقة الأفضل لإغلاق الأمر والإنتهاء منه |
Müzik, yani senin çok ama çok sevdiğin, çok özlediğin bir şey. | Open Subtitles | والموسيقى, هذا شىء تُحبينه كثيراً... وتفتقدينه كثيراً... |
Justin senin seksi olduğunu söyledi ve sen de şimdi onu seviyorsun. | Open Subtitles | جاستن" قال إنكِ مُثيرة وأصبحتي تُحبينه الآن" |
Kocanı seviyorsun, onu seviyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تُحبينه ، أنتِ تُحبينه (تقصد انها وقعت في حُبه) |
Belki de sen böyle seviyorsundur. | Open Subtitles | أو ربما هذا ما تُحبينه |