| Zamanımı odun için harcamaktansa, yapacak daha iyi şeyler var. | Open Subtitles | ثمة أمور أفضل أفعلها في وقتي غير جمع الحطب للوقود |
| Cinayet işlemediğinizi biliyor olabiliriz ama hâlâ açıklanmamış bazı şeyler var. | Open Subtitles | ربما نعرف أنك لم ترتكب الجريمة لكن ثمة أمور لم تتضح حتى الآن |
| Sana anlatmam gereken bir şeyler var ama kızmayacağına söz vereceksin. | Open Subtitles | ثمة أمور عليّ إطلاعك بها لكن عدني أنك لن تغضب |
| Kadınla erkek arasında gizli kalması gereken şeyler vardır. | Open Subtitles | ثمة أمور معينة ينبغى ان تظل مفهومة ضمنيا |
| Belki de bilmediğimiz bazı şeyler vardır. | Open Subtitles | ربما ثمة أمور أخرى فى القصه لم نفهمها بعد |
| Annenle halletmem gereken bazı şeyler var ve bunu sadece, burada kalırsam yapabilirim. | Open Subtitles | ثمة أمور يجب أن أعمل على حلها مع أمكِ ولا استطيع فعل ذلك إلا إذا بقيتُ هنا |
| Baba, tüm bu modern flört tavsiyelerin için teşekkürler... ..ama başka şeyler var. | Open Subtitles | - أبي أقدر كل هذه النصائح المتقدمة عن المواعدة، لكن ثمة أمور أخرى |
| Çiçeği burnunda kolonimizi korumak için yapabileceğim şeyler var. | Open Subtitles | ثمة أمور بوسعي فعلها من أجل حماية المستعمرة الوليدة |
| Işığa asla sahip olamayacağımı biliyorum, fakat sahip olabileceğim şeyler var. | Open Subtitles | أعلم أنني لا أستطيع أبداً أن أرى النور ولكن ثمة أمور أستطيع الحصور عليها |
| Konuşmamamız gereken bazı şeyler var. | Open Subtitles | ثمة أمور معينة لا يجب مناقشتها |
| Hayatta kimin kimi becerdiğinden daha önemli şeyler var. | Open Subtitles | ثمة أمور في حياتنا أهم مِمَن يخون من |
| Senden beni affetmeni beklemiyorum, ama senin bilmediğin şeyler var, söyleyemeyeceğim şeyle... | Open Subtitles | لا أتوقع منك أن تصفحي عني لكن ثمة أمور لا تعرفينها ...أمور لا أستطــ |
| Tatlım beni dinle, anlayamayacağın şeyler var. | Open Subtitles | اسمعيني عزيزتي، ثمة أمور لا يمكنك فهمها |
| Bu listede harika şeyler var. | Open Subtitles | ثمة أمور عظيمة بهذه القائمة |
| Önce halletmem gereken şeyler var. | Open Subtitles | إذاً، أتظن - {\pos(195,230)} ثمة أمور علي إنجازها هنا أولاً |
| Size söylemediğim şeyler var. | Open Subtitles | ثمة أمور لم أخبركِ عنها |
| Hepimizin içinde asla serbest bırakılmaması gereken şeyler vardır. | Open Subtitles | ثمة أمور بداخلنا جميعاً لا يمكن تحريرها أبداً |
| Adam hapse düşer, ona söyleyemeyeceğin şeyler vardır. | Open Subtitles | ثمة أمور ترين أنه لا يمكن إخبارها للسجين. |
| Hayatta insanın yapamayacağı şeyler vardır. | Open Subtitles | ثمة أمور لا يمكنك القيام بها وحسب |
| Bir aktörün menajerini beklemekten başka yapacağı şeyler de var. | Open Subtitles | ثمة أمور أخرى في متناول الممثل، علاوة على انتظار وكيله |
| Bu iş için yapabileceğim bir sürü şey var. Bu, onlardan biri değil. | Open Subtitles | ثمة أمور كثيرة أرغب في فعلها لهذه الوظيفة، وذلك ليس منها |