Biri, diğerinin çekim gücünün etkisiyle ona doğru uzanmış ona doğru emiliyor. | Open Subtitles | فأحد النجمين يتوسع على حساب قوة جاذبية الآخر .و يتم إبتلاعه بلعاً |
Çok yakınlaşırsa gezegenin çekim gücü bir uyduyu parçalarına ayırır. | Open Subtitles | لو اقترب كثيرًا فستعمل جاذبية الكوكب على تمزيق القمر إربًا |
Dans cazibe o hayranları ile nasıl hareket izlemek için. | Open Subtitles | جاذبية الرقصة هي أن تشاهدي . كيف تتحرك مع المشجعين |
Ve farklı popülasyondaki erkekler kulak misafiri içinde olduklarında, cümleler sıklıkla değiştirilir, belki yeni şarkılar onları dişilerle çiftleşmek için daha cazip kılıyordur. | TED | عندما تتغذى ذكور الحيتان المنتمية لتجمعات مختلفة على مقربة، غالبًا ما يتم تبادل العبارات، ربما لأن الأغاني الجديدة تجعلها أكثر جاذبية للإناث الخصبة. |
Ve Demografinin yararımıza oldugu gercegi, yaşlanan dünyadaki tek genç ülke oldugumuzdan dolayi, küreselleşmeyi Hindistanlılara daha çekici kılmaktadir. | TED | وحقيقة أن التركيبة السكانية في صالحنا بما أننا البلد الوحيد الشاب في عالم مسن جعلت العولمة أكثر جاذبية للهنود |
O zamana kadar tanıdığım en ateşli adamdı. | Open Subtitles | كان الرجل الأكثر جاذبية بين كل الذي رأيتهم |
Neptün'ün kütleçekimi bu kuyrukluyıldıza çekiş uyguladığında rotada küçük bir sapma gerçekleşiyor. | Open Subtitles | عندما تعطيه جاذبية نبتون دفعة أخرى سيكون هناك تغير طفيف في مساره |
Göktaşının yerçekimi, uzay aracını kendine çeker ve zaten aracın da birkaç tonluk kütlesi vardır. | TED | تقوم جاذبية الكويكب بسحب المسبار، وللمسبار كتلة تزن بضعة أطنان. |
Gelecekte gezegenlerin bir birleri üzerindeki çekim gücü etkileri gittikçe yörüngelerini bozacak. | Open Subtitles | في المستقبل تأثير قوة جاذبية الكواكب على بعضها ستحدث خللاً بمداراتها تدريجياً |
Bunlar kümenin kütle çekim potansiyel kuyusunun etrafında dönüyorlar. | TED | إنها تدور بسبب نطاق جاذبية ذلك التجمع الهائل ، حسنا. |
Ve bunun sonucunda Mars'ın tehlikeli çekim gücüne kapıldık. | Open Subtitles | وقد أجبرنا على الإنحراف بشكل خطير في مجال جاذبية المريخ |
Harika bir kıçı var. Kadından cazibe yayılıyor. | Open Subtitles | الفتاة لديها مؤخرة جميلة، وتظهر جاذبية جنسية |
Evet, ama fiziksel cazibe, başa çıkılmayan tutkulardan biri değil midir? | Open Subtitles | نعم, أليست جاذبية جسدية للقوى التى لا يمكن السيطرة عليها؟ |
Kötü bir şans eseri yakışıksız durumda yakalanırsam... herhalde can alıcı anda en cazip seçenek bu olur. | Open Subtitles | لو أنه بسبب بعض الحظ السيئ انتهى بى الأمر فعلا لشيئ ما فستكون هذه هى الأكثر جاذبية فعلا خلال اللحظة الحاسمة |
İstediğiniz kadına "bir erkeğin sahip olabileceği en çekici özellik nedir," diye sorun. | Open Subtitles | اسأل إي إمرأة ما هو الشي الوحيد والأكثر جاذبية من الرجل بالنسبة لك |
Bacaklarını daha ateşli yapıyor ve beni de biraz daha uzun. | Open Subtitles | فهو يجعل سيقانك اكثر جاذبية ويجعلني اطول قليلاً |
Eğer bu gerçekleşirse, Dünya'nın kütleçekimi Apophis'i altüst edip yörüngesini değiştirerek 7 yıl sonra, 13 Nisan 2036'da dönüp Dünya'ya çarpmasına sebep olabilir. | Open Subtitles | إذا حدث هذا فسوف تضايق جاذبية الأرض الكويكب أبوفيس وتغير مساره وقد تؤدي إلى عودته وضرب الأرض بعد سبع سنوات فيما بعد |
Bu gezegen Dünya'dan çok daha büyük ve yüzeydeki yerçekimi daha fazla. | TED | هذا الكوكب أثقل من الأرض وله جاذبية أكبر |
Duvarımda posterin var ama ama sen karşımdayken çok daha seksisin. | Open Subtitles | عندي بوستر لكِ على الحائط -لكنك أكثر جاذبية على الطبيعة -أعرف |
Apollo 13, saat 1300'te ve 13. dakikada kalkıyor... ve ayın yerçekimine Nisan 13'te mi giriyor? | Open Subtitles | أبوللو 13 يقلع في الساعة الثالثة عشرة و ثلاث عشرة دقيقة و يدخل جاذبية القمر في 13 إبريل |
Bayanlar ve baylar, bu akşamın başrol cazibesi için dikkat lütfen. | Open Subtitles | أيها السيدات والسادة، الأنتباه، رجاءً لهذا المساء جاذبية موضوعية |
Anlaşılan, görünenden çok daha fazla çekicisin. | Open Subtitles | يبدو لي , ما انت عليه اكثر جاذبية مما تصورت |
yakında ay ve dünya arasındaki yerçekimini kaldıracak. | Open Subtitles | خلال 12 ساعة سوف يتم إمتصاصنا هية جاذبية خفيفة |
Mars'ta, bir gezegenin yerçekiminin zayıf olmasının nelere yol açtığını görebilirsiniz. | Open Subtitles | على المريخ، بوسعك رؤية ما يحدث إن كانت جاذبية الكوكب ضعيفة. |
Bizler, tabi ki, şu anda Dünya'nın yer çekimi alanındayız. | TED | طبعا جميعنا عالقون في حقل جاذبية الأرض في هذه اللحظة. |
...ki bu da gerçek bir çekicilik yaratıyor ve bu durum, bu adamın doğal cesareti ile alakalı. | Open Subtitles | لأن يوجد لديه جاذبية كبيرة. و يجب أن تكون ذات صلة لشجاعة هذا الرجل. |