Benim büyük büyük annemin portresi devrime kadar üniversitede asılıydı. | Open Subtitles | تم تعليق لوحة جدة جدتي الكبرى في الجامعة لغاية الثورة |
Sherry'nin Cartersville, Georgia'da pek aramadığı bir büyük annesi var. | Open Subtitles | لدى شيري جدة مفقودة منذ مدة في كارتارسفيل في جورجيا |
Neyse, daha iyi bir Anneanne olmaya çalışacağım. | Open Subtitles | على كل حال سأحاول أن أكون جدة أفضل هيا بنا |
Sonunda beni babaanne yapan anneyle tanıştığıma çok memnun oldum. | Open Subtitles | من الجيد أخيراً مقابلة الأم التى جعلت هذة الأم جدة |
Birkaç hafta sürdü, biliyorum ama sonunda Sabrina'nın büyükannesinin vasiyetini okumayı bitirebildim. | Open Subtitles | أعلم أنه أخذ مني بضع أسابيع لكن أخيرا أنهيت وصية جدة صابرينا |
Bu arada, büyükannenin kalıp bebekle ilgilenmesi pek görülmemiş bir şey değildir. | Open Subtitles | على فكرة،انها ليست وحيدة لديها جدة ابقى و ساعد مولود الجديد |
Artı, kupon biriktiriyoruz ve büyük büyükannemle birlikte berbat bir evde yaşıyoruz. | Open Subtitles | ايضا، نجمع الكوبونات و نعيش في منزل سيء مع جدة والدتي المجنونة. |
İster bir anne, kız, kardeş bir arkadaş ya da büyük anne olsun. | TED | سواء أن كانت أم أو ابنة أو شقيقة أو صديقة أو جدة. |
KB: Düşünüyorum da... Buradaki hiç kimse, köyde benim büyük anne olacak kadar yaşlı olduğuma inanır mı ? | TED | خالدة: هل يصدق الناس هنا أنني في عمر من المفترض أن أكون فيه جدة في قريتي؟ |
Çok seksiydi. Herhalde şimdi Anneanne olmuştur. | Open Subtitles | مثيرة للغايه, لابد إنها جدة الآن |
Aslında, benim de bir çocuğum var, ki bu da onu Anneanne yapar. | Open Subtitles | في الحقيقة، لدي طفل مما يجعلها جدة |
Jun Ji Hyeon, babaanne olduğunda bile güzel olurdu. | Open Subtitles | جين جي هيون ستكون جميلة حتى اذا اصبحت جدة |
50'sinden önce babaanne olabilir olarak oylandığını bilmiyordum. | Open Subtitles | لم اكن اعلم انكِ صوتى لأفضل الاشياء المحببة ان تكونى جدة قبل عمر الخمسين |
CA: Evet, ben kesinlikle kimsenin büyükannesinin banka hesabını çaldığını düşünmüyorum. Peki ya temel değerleriniz neler? | TED | كريس : نعم , حسناً , أنا بالتأكيد لا أعتقد أنك تسرق حساب جدة أي شخص . لكن ماذا عن جوهر إيمانك بالمبادئ ؟ |
Evvela, büyükannenin oğlu şehre işe gitti. | Open Subtitles | كبداية، جدة ذلك الفتى ذهبت للعمل في المدينة |
Şimdi bununla ilgili en korkunç şey şu, Mimi, eşimin anneannesi idi. | TED | الآن, أكثر ما يخيفني في هذا الأمر و هذه جدة زوجتي |
Ve uçtuğum gün bir telefon geldi Amy'nin babaannesi hastalanmıştı ve doğruca onun yanına dönmek istiyordu. | Open Subtitles | يقول فيها ان جدة ايمي مريضه ورغبت فقط بالعوده سريعاً لرؤية جدتها |
Kendisi maalesef Cidde'de kaldı. | Open Subtitles | انا اسفة , لاقول انه مشغول في جدة |
Kesinlikle gideceksin, Ama bu şekilde büyükanneyi kırdın. | Open Subtitles | أنت بالتأكيد ستذهب، لكنّك آذيت جدة بهذا. |
O zavallı çocuğun büyükannesini vuramazsın. | Open Subtitles | انت لن تقوم بأطلاق النار على جدة هذا الطفل المسكين |
büyük Büyükannem Rose, çocuklarını Polonya'dan New York'a gönderirken onları 7 yıl görmemiş. | TED | جدة جدتي روز لم ترى أطفالها لسبع سنين، وهي تحاول جلبهم من بولندا إلى نيويورك. |
Mükemmel. Bir büyükannen olduğuna inanmaya başlıyorum. | Open Subtitles | إنه رائع ، لقد بدأت أعتقد أن لك جدة بالفعل |
Sevimli bir büyükanneye benziyor. | Open Subtitles | تبدو مثل جدة كبيرة السن لطيفة |
Ben o kızın büyükannesiyim, ne dersen de, bu böyle. Tamam mı? | Open Subtitles | أنا هي جدة هذه الفتاة سواء شئت أم أبيت، إتفقنا؟ |
Biliyorum çünkü büyükanne olmak için evlenmen ve çocuk yapman gerekir. | Open Subtitles | أعلم ذلك، لكي أكون جدة عليّ أن أكون متزوجة ولديّ أطفال |