Ayrıca dediğin tartışılır. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أن ذلك شيء جدلي |
-Tartışılır. -Hiç de tartışılır değil. | Open Subtitles | جدلي - بالكاد جدلي - |
Bu tartışılır. | Open Subtitles | هذا أمر جدلي |
Bu oldukça üzücü bir hikaye, fakat gerçekte hayvanların bazen nasıl duygu sergileyebildiklerini gösteriyor ki bu bazı eski biyologlar arasındaki çok tartışmalı bir konudur. | TED | وهي قصه حزينة جدا، لكنها توضح كيف أن الحيوانات تستطيع أحياناً أن تُظهر مشاعرها، وهو موضوع جدلي بين علماء الأحياء. |
Benim görüşüme göre insanlığın doğal hali - ki bunun tartışmalı bir fikir olduğunu biliyorum - özgürlüktür. | Open Subtitles | وأقول عوضاً عن هذا بأن الحالة الطبيعية للبشرية هي وأعلم أن كلامي جدلي هي الحرية |
Sanırım, tartışmalı bir konu diye. | Open Subtitles | أحسب أن السبب يعود إلى أنه موضوع جدلي |
tartışmalı desem? | Open Subtitles | جدلي لأن السيد ماكفي سُئل |
İtiraz ediyorum Sayın Yargıç. tartışmalı. | Open Subtitles | أعترض يا سيدي، سؤال جدلي |
Aslında oldukça tartışmalı bir film. | Open Subtitles | إنه... إنه في الواقع فيلم جدلي |
Ama aynı zamanda “duvarda eriyen” “çocuğun ağlaması” gibi ve “sabahın kazanı” kırmızı / göz gibi ön plana çıkmış görüntülerle doludur. Bu karanlık, büyük yangın ve Kamikazes için tartışmalı referanslar içeren koleksiyon boyunca yankılanıyor. | TED | لكن القصيدة أيضاً مليئة بمجازات مرضية وتشاؤمية. مثل: "بكاء الطفل" الذي "أذاب الحائط" ومثل: " أحمر العين / مرجل الصباح." هذه العتمة ترددت كثيراً خلال المجموعة، حيث أشارت بشكل جدلي إلى الهولوكوست والكاميكازي. |