Ve inanılmaz -- çok özenli ve güzel bir dans gibi ama size detaylandırarak sadece bir parçasını sunacağım. Bu bahsedeceğim, sığır ve yumurtlayan tavuklar arasındaki ilişki üzerine. | TED | ولا أستطيع ,,, إنها تكافلية ورقصة جميلة لكني سأعطيكم نظرة على جزء منها وذلك هو العلاقة بين ماشيته ودجاجه |
Milletinin bağımsızlığını kutla, bir parçasını patlatarak. | Open Subtitles | احتفل في عيد استقلال دولتك بتفجير جزء منها |
Söylemem gerekirse hepsi bu degil, sadece bir kısmı. | TED | حسنا، يكفي ان نقول انها ليست كلها من هذا القبيل ، ولكن هذا جزء منها. |
Olanları, en azından bir kısmını, bilmemizi istiyor. | Open Subtitles | أرادَنا أن نعرف القصّة، أو على الأقل جزء منها.. |
Bu "çift" zırvalıklarının dışardan aptal göründüğünü biliyorum ama eğer sen bunun bir parçası olursan bu dünyadaki en güzel şeylerden biri oluverir. | Open Subtitles | حسناً .. انا اعلم هذه الاشياء تبدوا غبية من الخارج و لكنها من اعظم الاشياء في الدنيا اذا كنتِ جزء منها |
Duyularının, içgüdüsünün bir parçasıdır bu. | Open Subtitles | " جزء منها إحساس وجزء غريزة" |
Kadın 2: Bir parça hippi, bir parça yogi, bir parça Brooklyn Kadını -- Bilmiyorum. | TED | امرأة ٢: جزء منها متمرد .. وجزء هادىء جزء مثل زوجة بروكلين، لا أعرف. |
Cybus Endüstrileri, şirketimi satın aldı. Artık bu firmanın bir parçasıyım. | Open Subtitles | قامت مجموعة سايبس بشراء شركتي لذا فأنا جزء منها الآن |
Ailenin durumuna çok sevindim; fakat ben de bir parçası değil miyim? | Open Subtitles | يسرني أن عائلتك بخير، لكنني جزء منها أيضاً |
Melodi yi denizden uzak tutamayacağımı bilmeliydim. deniz onun bir parçası. | Open Subtitles | أبي كان يجب ان اعرف بأني لا أستطيع أن أبقي ميلودي بعيدا عن البحر.. انه جزء منها |
Sadece onun tümünü değil de hangi parçasını istediğini fark etti. | Open Subtitles | ...ثم أدرك بعد ذلك كيف أراد جزء منها ولم يريدها كلها |
Öteki kuvvetler kadar güçIü fakat biz bir kısmını gözden kaçırıyoruz, ve yerçekimi diğer boyutlara sızdırıyor, ve yerçekiminin gücünü hesapladığımızda sadece 3 boyuttaki parçasını görüyoruz. | Open Subtitles | وأنها قوية تماماً مثل باقي القُوى لكننا نفتقد جزء منها الجاذبية تتسرب نحو أبعاد إضافية ولذا حين نقوم بحساب قوة الجاذبية فإننا نرى فقط الجزء الموجود في الأبعاد الثلاثية |
Bir parçasını bizimle hissediyorum. | Open Subtitles | أستشعر بأن جزء منها متواجد هنا معنا |
Hayatımızın bir bölümü "Guguk Kuşu" iken, diğer bir bölümü "Uyanış", bir diğer kısmı ise "Akıl Oyunları" idi. | TED | كان حياتنا في جزء منها أشبه بفيلم "عش الوقواق"، وجزء أشبه بفيلم "المستيقظون" وجزء آخر مثل فيلم "عقل رائع" |
Bir kısmı okyanustan bir kısmı karadan olmalı. | TED | يجب أن يكون جزء منها في المحيط وجزء على اليابسة |
Ama elimde sadece bir kısmı var. Bir doktora kayıtlı ya da kayıtlıydı. | Open Subtitles | لقد حصلت على جزء منها مسجلة بإسم طبيب أو هكذا كانت |
Bir kısmı internette vardı bir kısmını da doğum sırasına göre tahmin ettim. | Open Subtitles | جزء منها كان على الانترنت و الجزء الآخر كان تخمينا علميا بناء على فرق العمر تخمين |
Beth'in ortağı Alman'ı buldu ya da bir kısmını. | Open Subtitles | أو على الأقل جزء منها ،و الجثة تطابقت معي الشرطة سترى |
Büyük oranda buzdan oluştuklarından her Güneş'e yaklaştıklarında buharlaşma dolayısıyla kütlelerinin bir kısmını kaybederler. | Open Subtitles | المذنبات مصنوعة في الغالب من الثلج لذا ففي كل وقت تقترب فيه من الشمس تخسر جزء منها بسبب التبخر |
Artık bunun bir parçası olacağım. Ağabeyinin de bir parçası olduğu gibi. | Open Subtitles | سوف أصبح أحدها الآن فقط مثل أخوك جزء منها |
Neden bunun bir parçası olmuyorsun, eşlerin kocalarına destek olduğu gibi? | Open Subtitles | أنت زوجي لما لا تستطيع الوقوف معي وتكون جزء منها بالطريقة التي تدعم بها الزوجات أزواجهن ؟ |
Onun bir parçasıdır. | Open Subtitles | إنه جزء منها |
Büyük bir arazi satın alıp, sonra parça parça satacağız. | Open Subtitles | نحن بصدد شراء تلك الأرض ثم سنبيع جزء منها |
Ben de herkes gibi bunun bir parçasıyım. | Open Subtitles | أنا جزء من ذلك أنا جزء منها مثل أي شخص آخر |
Bizi hayata bağlayan şey, onun bir parçası olduğumuzun basit bir göstergesidir. | Open Subtitles | ما يربطنا بالحياة هى الحقيقة البسيطة التى نحن جزء منها |