Ben büyüdükçe, bizim kurbağa olduğumuz Belli oldu. | Open Subtitles | بينما كنتُ أكبر, أصبح جلياً لي أننا نحن الضفادع |
Belli ki başından beri söylediğim gibi bir hava kabarcığıydı. | Open Subtitles | كانت جلياً جيباً هوائيّاً كما ذكرتُ طوال الوقت |
O, Belli ki bu düşünceden oldukça hoşnuttu ve başkalarıyla paylaşmaktan çekinmiyordu. | Open Subtitles | "فهي كانت جلياً سعيدة جداً بالفكرة "ولم تتردد في مشاركتها مع الآخرين. |
Bu durum açıkça gösteriyordu ki siyanür almıştı. | Open Subtitles | كانت شفتيها متشنجتين وبذلك أصبح جلياً لنا أنها أنتحرت بالسيانيد |
Şimdi bu bacak kemiğini modern Afrika filininkiyle karşılaştırıp aradaki farkı açıkça görelim. | Open Subtitles | قارنوا الآن هذه العظمة مع أخرى تعود لفيل إفريقي معاصر وستتضح لكم الأمور جلياً |
Kendi hislerine güvenilebilecek biri olsan bu iyi olurdu ki Belli ki öyle değilsin. | Open Subtitles | ذلك سيكون رائعاً لو كنتِ حكماً موثوقاً على مشاعركِ، حيث يبدو جلياً أنّكِ لستِ كذلك. |
Belli ki yan görevi olan bir tek ben değilim. | Open Subtitles | جلياً أني لست الوحيد الذي يكن مهمة جانبية |
Belli ki son görüşmemizden bu yana Zaman Efendisi dostlarından yeni oyuncaklar almış. | Open Subtitles | جلياً أنه استلم ألعاباً جديدة من أصدقائه سادة الزمن منذ مواجهتنا الأخيرة |
Birkaç geliştirme yaptık. Belli ki geçenki beyin yıkama işlemi istediğimiz kadar detaylı olmamış. | Open Subtitles | برغم أننا قمنا ببعض أعمال التصفية، جلياً أن تهيئتك لم تكن شاملة كما تعين |
Biz bunu düşündük, Bizim için TED'in bir sonraki gelişim aşaması ne olmalı, artık Belli. | TED | ولقد فكرنا حيال هذا - نحن منظمي تيد - وقد بدا هذا الامر جلياً له انه في المرحلة القادمة على " تيد " ان يتطور |
Tavır ve konuşmasından, ikimiz arasında ateşin başında kestane kızartan eski dostların arasındakinden farklı bir ilişki olabileceğinden en ufak bir şüphe duymadığı açıkça Belli oluyordu. | Open Subtitles | ... و بدا جلياً من تصرفاته و كلامه ... أنه ليس لديّه أدنـى شك في علاقتنا ... بخلاف ذلك كلماته عنـي |
Belli ki, bugün bu iki şeyden birini yapmayı unuttun: | Open Subtitles | جلياً, اليوم, .نسيت ان تفعل احد الأثنين |
Belli ki Cliff'in senin üzerinde iyi bir etkisi olmuş. | Open Subtitles | حسنا.. شكرا لك من الواضح ان تأثير (كليف) يبدو عليك جلياً |
Bu işte pek iyi değilim. Sanırım Belli oluyordur. | Open Subtitles | لست بارعاً في هذا يبدو جلياً |
Belli ki yardımımı istemiyorsun. | Open Subtitles | أنتِ جلياً لا تريدين مساعدتي. |
açıkça burada güvenebileceğimiz kimse yok ne yapmam gerek şimdi? | Open Subtitles | يبدو جلياً أنه لايوجد أحد نستطيع أن نثق به هناك لذا مالمفترض علي فعله؟ |
Yıllardır içinde yaşadığımız kabus açıkça ortaya çıkmıştı. | Open Subtitles | لقد كان جلياً رغم كل المأسي التي مرت في السنوات الماضيه والذي مررنا به |
Ve sadece birkaç gün sonra, hastalığa ne neden oluyor olsun, açıkça anlaşıldı ki "marmite" bunun ilacı. | TED | وبعد عدة ايام كان جلياً له انه مهما كان ما يسبب المرض والاعتلال فان " الميرميت " يخفف من وطأته |
Ve sana yaptıkları bunu açıkça ortaya koydu. | Open Subtitles | وما فعله بك جعل ذلك جلياً جداً |