| hepimiz biliyoruz ki herhangi bir etkin eğitim, araştırma, sağlık ve hatta savunma reformu 10, 15, belki de 20 yıllık çalışmayı gerektirir. | TED | نعلم جميعًا أن أي نوع من الإصلاح الفعال للتعليم والأبحاث والصحة وحتى الدفاع، يستغرق 10 أو 15 أو ربما 20 سنة كي ينجح. |
| ve giriş noktamız ne olursa olsun hepimiz özgürlük savaşçısı olmalıyız. | TED | ومهما كانت مرحلة مشاركتنا، علينا جميعًا أن نكافح من أجل الحرية. |
| Bir kalbe sahip insanlar olarak, hepimiz hayatın bütünlüğüyle memnun oluruz ve belki de bir zamanlar o kutsal mağarada olanları değiştirebiliriz. | TED | وكبشر يمتلكون قلوبًا، نستطيع جميعًا أن نبتهج في وحدة الحياة، وربما يمكننا أن نغير ما حدث مرة في ذلك الكهف المقدس. |
| Ve bunu yapabilmek için hepimizin kabul etmesi gereken üç temel ideoloji var. | TED | ولكي نقومُ بذلك، هناك ثلاثة مفاهيم جوهرية يتوجبُ علينا جميعًا أن نتفق عليها. |
| Sizin, hepimizin ilgili olmasını istiyorlar. | TED | إنهم يطلبون منكم، يطلبون مننا جميعًا أن نشارك. |
| hepimizin bildiği gibi güven esastır ama konu insanlara güvenmeye geldiğinde, daha derin şeyler oluyor. | TED | نعرفُ جميعًا أن الثقة أساسية، ولكن عندما يتعلق الأمر بالثقة بالناس، يحدثُ شيئًا عميقًا. |
| Ve çalışanlarımız mutlu ise bu yaptıkları işe en iyi şekilde yansır. | Open Subtitles | "ونعلم جميعًا أن الموظفون السعداء ينتجون أفضل الأعمال.." |
| hepimiz, annelerin bebeklerini çeşitli şekillerde büyütmelerini çeşitli şekillerde desteklemek konusunda daha iyi bir iş çıkarabiliriz. | TED | نستطيع جميعًا أن نقدِّم ما هو أفضل من ناحية دعم مختلف الأمهات اللواتي يربين أطفالهن بطرق مختلفة. |
| hepimiz bazen takılıp kalabiliriz, Albert Einstein bile. | TED | يمكننا جميعًا أن نعلق في بعض الأحيان، حتى ألبرت آينشتاين. |
| Bunun anlamı, hepimiz bir mucize olabiliriz. | TED | هذا يعني أنّه بمقدورنا جميعًا أن نكون مثلهم. |
| Şimdi hepimiz kirliliğin değil çözümün parçası olabiliriz. | TED | لذا، الآن، يمكننا جميعًا أن نصبح أن نصبح جزءًا من الحل وليس من التلوث. |
| Ama hepimiz biliyoruz ki, zorbanın hedefi olmanız için küçücük bir fark olması yetiyor. | TED | ونعرف جميعًا أن المتنمرين يتصيدون من تكون تصرفاتهم تتسم بالاختلاف ولو قليلًا. |
| Kusura bakmayın ama, umarım hepimiz bu vasfa sahip olabiliriz. | Open Subtitles | معذرةً، لكنني أرجو لو بمقدورنا جميعًا أن نمتلك الخَصْلة. |
| Evet ve bunun kim olduğunu ne kadar çabuk bulabilirsem hepimiz için o kadar iyi olur. | Open Subtitles | أجل ومن صالحنا جميعًا أن أكتشف هويّته بسرعة |
| hepimizin sahip olmak istediği gelişim nasıl bir şey? | TED | ما هو نوع التطور الذي نود جميعًا أن نحصل عليه؟ |
| Ama hepimizin can attığı barışı sağlamak için hepimizin dahil olması gerekiyor. | TED | ولكن، لتحقيق السلام الذي نتوق له جميعًا، علينا جميعًا أن نشارك. |
| Ama hala hepimizin burada toplanmasını istiyorum. | Open Subtitles | لكنني ما زلت أظن بأنه يجب علينا جميعًا أن نأتي هنا |
| Aynen, hepimizin duygularını kontrol etmesi çok önemli. | Open Subtitles | صحيح، ولهذا من المهمّ لنا جميعًا أن نبقي مشاعرنا جانبًا |
| Ben sadece hepimizin... bir yerde güvende hissetmesini istiyorum. | Open Subtitles | وددتنا جميعًا أن نشعر بالأمان في مكان واحد فحسب. |
| hepimizin değişime önderlik etmesi gerekiyor. | TED | يتعينُ علينا جميعًا أن نقود التغيير. |
| Ve çalışanlarımız mutlu ise bu yaptıkları işe en iyi şekilde yansır. | Open Subtitles | "ونعلم جميعًا أن الموظفون السعداء ينتجون أفضل الأعمال.." |