Bugünkü fotosentez canlıları ise, sistemleri o önceki mikroplardan bugüne geldi ve Düya üzerindeki tüm yaşamı besliyorlar. | TED | اليوم هذه الكائنات التي تستخدم التمثيل الضوئي، تنحدر محركاتها من تلك الميكروبات القديمة، وتغذي جميع ما على الأرض. |
Kitapçının tüm stoklanmış kitapları okuması gerekmiyor. | Open Subtitles | ليس ضروري لـ حارس كتب أن يقرأ جميع ما في هذا المستودع |
40 tane djay, 20 set olacak tüm bildiğim ben yedinci olacağım. | Open Subtitles | يوجد 40 مقدم دي جي وعشرين جهاز .. جميع ما اعرفه انني سوف اكون هناك الساعة سبع |
Bu plana sadık kalırsak. Umulan her şeyi başaracağımıza inanıyorum. | Open Subtitles | إذا تمسكنا بهذه الخطة سوف نحقق جميع ما نحلم به |
Sonra bana gittiği her yeri anlattı ve gördüğü her şeyi. | Open Subtitles | وقد أخبرتني عن جميع الأقطار التي زارتها عن جميع ما شاهدت |
Dalgalardan hayatlarını kurtarmak için kaçarken sahip oldukları her şey, hem de her şeyin geride bırakılması gerekiyordu. | TED | وهم يهربون من الأمواج، للنجاة بحياتهم، جميع ما يملكون، كان عليهم ترك كل شيء خلفهم. |
İnsanların başarıyla yaptığı her şey bir anda tamamen silinseydi, nasıl bir felaket olurdu düşünün. | TED | فكروا كم ستكون الفاجعة إذا تم محو جميع ما أنجزه الانسان. |
tüm söyledeği pazar gecesi pizzası ile yanlız olacağıydı. | Open Subtitles | جميع ما قالته بأنها ستكون لوحدها ليلة السبت مع البيتزا |
Diktiğimiz tüm ağaçların .budamasını güzelce yap. Onların teki bize bir şilin kazandırabilir. | Open Subtitles | هذا جميع ما زرعنا، حسناً ويبدو محصولها لا يكفي |
Bu kongrenin tüm gösterdiği içinde bulunan bütün herkesin kendisini mükemmel biri olarak gördüğüdür. Konuşmacısı, eleştireni, devlet adamı. | Open Subtitles | جميع ما في المؤتمر يرى نفسه رجل عظيم الناقد، المتكلم، رجل الدولة |
Güvenlik şefim size gereken tüm bilgiyi verir. | Open Subtitles | رئيس الأمن سيحرص أن يوفر لك جميع ما تحتاج. |
Tesadüfe bak ki insanlar yaptıkları her şeyi gösteren tüm dalavere ve yanılgılarla en büyüleyici bulmaca olmaya meyillidir. | Open Subtitles | انها فقط تحدث الناس والخداع والأوهام وهذا يُعلِمك جميع ما يفعلوه |
Her neyse, bu kızın eski sevgilisi tüm evin bağlantılarını kırdı. | Open Subtitles | على أي حال، حبيب هذه الفتاة السابق آخترق جميع ما في منزلي. |
Ama size şunu temin ederim ki gereken her şeyi yapacağız. | Open Subtitles | ولكن يمكنكَ أن تتأكد أننا سنتابع جميع ما يخصنا، بحيوية مفرطة. |
Yüksek hafızalı verileri, duyduğunuz her şeyi unutun. | TED | انسى المعلومات الكبيرة، انسى جميع ما سمعته. |
Biliyorsun, şimdiye kadar yayınladığın her şeyi okumuş olmalıyım. | Open Subtitles | تعلم، لقد قرأت جميع ما أصدرته من منشورات |
Hayatınızdaki her şeyi, yakındıklarınız dahil, | Open Subtitles | إن جميع ما يحيط بك الآن في حياتك بما فيه الأمور التي تتذمر منها |
Siz dokunduğunuz her şeyi mahvediyorsunuz ve sonra buraya gelip düzeltmek zorunda kalıyorum. | Open Subtitles | إنكم تدمرون كل ما تلمسونة ويجب أن أصلح جميع ما فعلتم. |
Soruşturmaya ait her şeyi durdurun ve elde ettiğiniz bilgileri yok edin. | Open Subtitles | أوقفوا نشاطات التحقيق الحالية وأتلفوا جميع ما توصلتم إليه حتى الآن |
Gördüğümüz her şey, şu an keyif aldığımız bu ilerleme bunu başardığımız gerçeğine dayanıyor. | TED | جميع ما نراه الآن وكل التطور الذي ننعم به، هو ينتج من حقيقة أننا قمنا بذاك الأمر. |
değer verdiğimiz her şey, cehennemim dibine batacak " | Open Subtitles | بجانب جميع ما نعرف و نهتم بشأنه سيغرق في الهاوية |
Sahip olduğum her şey o kutunun içinde. | Open Subtitles | جميع ما أملكه في هذا الصندوق قبعة، بعض معكرونة رامن وبطارية سيارة؟ |