İyi bir aşçı olduğumu düşünüyorum, gerçekten bu canımı sıkmıyor. | Open Subtitles | انا جيد في الطبخ لذلك هذا العمل لا يضايقني ابدا |
Bilirsin, dışlanmanın iyi bir yanı da var. İşte bu. | Open Subtitles | تعلمين ، هناك شئ جيد في أنك في الخارج هذا |
Aslında kanserde o kadar da iyi değilmişiz. | TED | نحن لا نقوم بذلك على نحو جيد في جميع أنواع السرطان. |
Tabii güzel bir seri yakaladıysan başka. O zaman altına İşersin. | Open Subtitles | مالم تكن على أثر جيد في هذه الحالة تجلس وتبلّل نفسك. |
Çamaşırda iyiyim. Matt bana hiç bu işi vermez. | Open Subtitles | أنا جيد في اعمال الغسيل ومع ذلك مات لا يكلفني بها لا أدري لماذا؟ |
Jong Min tarot kartlarını okuyabiliyor ve bu işte iyi. | Open Subtitles | جونغ مين يمكنه قرائة بطاقات التارو وانه جيد في هذا |
Sana, takip haberinde de iyi iş çıkarmanı ve para kazanmak için... kızarmış ezik çiçek kritikleri yapmadığın için minnettar olmanı söylüyorum. | Open Subtitles | أخبرك لتقوم بعمل جيد في المتابعة وتكون سعيداً أنك لا تتقاضى أجراً مقابل الكتابة عن تفتح اليقطين المقلي |
Yarış boyu o sezgiyle ilerlediği için o konuda çok başarılı. | Open Subtitles | إنه يذهب لهذا الحد في كل سباق إنه جيد في هذا |
Çünkü yağları azaltma konusunda iyi biri varsa, o da benim. | Open Subtitles | لأنه إذا كان هنالك شخص جيد في إنقاص الدهون فهو أنا |
Bir kere iyi bir derece kaydettin diye yarışçıyım diyemezsin. | Open Subtitles | حظ جيد في سباقات التجربه.. لا تدع نفسك سائق سباقات |
Normalde pek alakanız yok; ancak görüntülerde iyi bir iş çıkartmış. | Open Subtitles | لن يمر إلى السجن بدلك. لكنه قام بعمل جيد في الشريط. |
Ama iyi bir pediyatri asistanı bulmak ne kadar zor bilemezsin ve en iyi adayımı almalarına izin veremem. | Open Subtitles | لكنك لا تعلم مدى صعوبة العثور على زميل جيد في الأطفال، ولن أسمح لهم بالحصول على أفضل المرشحين عندي. |
Ne kadar iyi bir yazar olursan ol kelimelerle kimseyi öldüremezsin. | Open Subtitles | لايهمني كم أنت جيد في الكتابة لايمكنك قتل شخص في الكلمات |
Kutlama yapıyorum. Eski oyunlarla dolu iyi bir hafta. Karıma iyi davranıyorum. | Open Subtitles | أنا احتفل, اسبوع جيد في عملي بالتحف, أقضي مع زوجتي وقتاً جيداً |
Eminim Viyana'da iyi bir Alman besteci bize lazım olabilir | Open Subtitles | يمكننا أن نستعين بموسيقار ألماني جيد في فيينا. |
İspanya'da iyi vakit geçiriyor musun? | Open Subtitles | إذا ، كيف تجدين المكان هنا ؟ هل تقضين وقتا جيد في إسبانيا ؟ |
Bu kutunun içinden güzel bir şeyler çıksa iyi olur. | Open Subtitles | حسنا، من الأفضل أن يكون شيء جيد في هذا الصندوق |
güzel bir havada harika şeyler olmasını beklerken yağmurda bir de şuna bakın. | Open Subtitles | لقد كُنت أتوقع حضور جيد في طقس جيد وسط الأمطار، أنظروا الي هذا |
Bu akşamki halimden belli olmayabilir ama aslında işimde çok iyiyim. | Open Subtitles | وبغضّ النظر عما تظن، فأنا جيد في هذا المجال. |
Ben bu işte iyi değilim. | Open Subtitles | أنا لست جيد في تلك الأشياء بدلاً من ذلك، أعتقد بأني |
Ayrıca tüm bu kızlar uzun zamandır ilgi görmemişlerdi biz de iyi bir iş çıkarmaya çalıştık. | Open Subtitles | و كل أولئك النساء لم يتلقو أي انتباه من الرجال لوقت طويل و قد قمنا بعمل جيد في ذلك النطاق |
Simülasyonda da o kadar başarılı oldum ki yeni bir yazılım geliştirmeleri gerekti. | Open Subtitles | قمت بعمل جيد في المحاكي، لدرجة أنه توجب عليهم كتابة شيفرة جديدة له. |
Tek eşIi olmak konusunda iyi olmadığımı biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | تعرفين أنني لست جيد في أن أكون أحادي الزواج، صحيح ؟ |
Dinin aşırı şekilde popüler olmadığı Birleşik Krallıkta çok iyi iş çıkardı. | TED | ولقد كان ذلك يسير بشكل جيد في المملكة المتحدة حيث الدين غير سائد. |
Bu konuda iyi olduğumu bilirsin. | Open Subtitles | كما تعلم أنا جيد في ذلك |