| Hayır, bilmiyoruz. Hadi ya. Neyse, şunu biliyoruz ki, Giles Windermir' e vardı. | Open Subtitles | لا, لا نعرف حسنا, نعلم على وجه اليقين ان جيلز وصل الى ويندمير |
| Ve inanın bana, Bay Giles sizinle tanışmak için sabırsızlanıyor. Jane, muhasebecilerle görüşmem gerekiyor. | Open Subtitles | اوه ,صدقينى ,السيد جيلز لايطيق صبرا على لقائك. |
| Bay Giles, çok hoş bir adam olduğunuzdan eminim ama son birkaç gün boyunca hakarete uğradım, gözüm korkutuldu ve hor görüldüm. | Open Subtitles | سيد جيلز , انا متأكدة انك رجل ساحر ولكنى فى الايام الاخيرة تمت اهانتى وتخويفى وترويعى |
| Sadece öğrencilerim bana Bayan Fletcher derler, Bay Giles. | Open Subtitles | حسنا ,طلابى فقط هم الذين يدعونى سيدة فليتشر ,ياسيد جيلز |
| Ama kızının görünüşü hakkında, Bay Giles'a, iltifat edince kendisini rahatsız hissetti. | Open Subtitles | ورغم هذا, لا يبدو على السيد جيلز انه شخص مريح عندما مدحته على حُسن مظهرها |
| Yo, yo, yoo Peter Giles'in işin içinde olduğuna inanmıyorsunuz, değil mi? | Open Subtitles | سيد هولمز, بالتأكيد انت لا تعتقد ان بيتر جيلز متورط |
| Sanıyorum ki, Bu Peter Giles'la konuşmak istiyorsun, Holmes? | Open Subtitles | اعتقد انك سترغب فى التحدث الى بيتر جيلز هذا |
| Bu Bay Giles'in tanımına uyan bir adam iki gece önce geldi. | Open Subtitles | وصل رجل تتطابق مواصفاته مع السيد جيلز منذ ليلتين |
| - Size de. Bu, Giles'in Londra'daki bir şirketten kiraladığı bungalov. | Open Subtitles | هذا هو الكوخ الذى استأجره جيلز من شركة فى لندن |
| Eğer, Giles buraya yola çıktıysa bile, ...buraya hiç varmadığı belli. | Open Subtitles | لو ان جيلز كان سيتجه الى هنا من الواضح انه لم يصل قط |
| Giles ile Ayres fırtınaya yakalandı ve kıyı, yüzmek için çok uzaktı. | Open Subtitles | طبعا, من الواضح ان جيلز و ايرز قد اوقعتهما العاصفة بعيدا عن الشاطئ ولم يتمكنا من السباحة اليه |
| Ben de, Doktor. Şimdi, Şunu biliyoruz ki, Giles teknede idi. | Open Subtitles | وانا كذلك يا دكتور نعلم على وجه اليقين ان جيلز كان على القارب |
| Neyse, gerçekte şunu biliyoruz, plakaların çalınmasının arkasında Giles vardı. | Open Subtitles | حسنا, نحن نعرف حقا ان جيلز كان وراء سرقة الواح الطباعة |
| - Merhaba. - Giles öldü. Plakalar kayıp, dava kapanmıştır. | Open Subtitles | جيلز مات, والألواح ضاعت والقضية قد اُغلقت |
| Giles'lardaki o sahnelenmiş saldırı, oldukça gerçekçi idi. | Open Subtitles | هذا الهجوم التمثيلى عليك فى منزل جيلز كان واقعيا |
| Ancak, Fransa'ya çekilmiş bir telegraf esas Bayan Giles hakkındaki çok ilginç bir gerçeği ortaya çıkardı. | Open Subtitles | ولكن, برقية الى فرنسا كشفت لى حقيقة مميزة بشأن الأنسة جيلز الحقيقية |
| Bay Giles dedi ki: Her ikiniz de ipucunu çözmüşsünüz. | Open Subtitles | السيد جيلز اخبرنى انكما كلاكما قمتم بحل شفرة اللغز |
| Hah, Bay Holmes. Güzel işti. Ama Bayan Giles'a da söylediğim gibi, | Open Subtitles | عمل متقن هذا, ولكن كما كنت اقول للأنسة جيلز |
| İşin aslı, Bayan Giles Lestrade ve sadece Lestrade ...sizin en içten tebriklerinizi hakediyor. | Open Subtitles | فى الحقيقة, يا انسة جيلز انه ليستراد, وليستراد فقط هو من يستحق كل تقديرك |
| Tobias, lütfen William Giles'ın dosyasını getirir misin? | Open Subtitles | توبياس, هل لك أن تأتي بملف ويليام جيلز ؟ |
| Gilles de Rais. Fransa Mareşali. | Open Subtitles | جيلز دى رىمستشار فرنسا |