| senin sevgilin olmak bir taksi tarafından ezilmekten daha kötü. | Open Subtitles | أن اصبح حبيبتك هو اسوأ من ..أن تصدمني سيارة اجرة |
| Unutma, artık partnerin ya da sevgilin değilim arkadaşın da değilim. | Open Subtitles | تذكّر، لست شريكتك أو حبيبتك بعد الآن، كما أنّي لست صديقتك |
| kız arkadaşın dönüştüğü için söz hakkını elinden alamazlar, değil mi? | Open Subtitles | لا يمكنهم ان يلغوا قبولك لان حبيبتك فقدت اعصابها اليس كذلك؟ |
| Her zaman önceliğimiz depodur. Ben senin ortağınım. kız arkadaşın değilim. | Open Subtitles | نحن نضع دائماً المستودع في المرتبة الأولى، أنا شريكتك ولستُ حبيبتك. |
| kız arkadaşını bu gece yalnız bırakmayacaksın, öyle değil mi? | Open Subtitles | لا يجب أن تترك حبيبتك وحيدة في هذه الليلة العظيمة |
| Seni öldürmeye çalışan eski sevgilini savunmanın... abesliğinden bahsetmeyeceğim bile... | Open Subtitles | انا لا اريد ان اناقش سخافة ان تمثل حبيبتك السابقة التى حاولت قتلك |
| Seksi Kız arkadaşının bir sorunu var. Hiçbir yere gitmiyoruz. | Open Subtitles | حبيبتك المثيره في مشكله نحن لن نذهب إلى اي مكان |
| Adaşım olan eski sevgilinle beraber olmuştun. | Open Subtitles | قمت بالنوم مع حبيبتك القديمة التي تمتلك نفس اسمي |
| senin sevgilinin gelinliğini giymiş. | Open Subtitles | أنه يرتدى ثوب زفاف حبيبتك ، ماري مارجريت |
| senin mutlu olmak için sebebin var. sevgilin kalbini kırmadı tabi. | Open Subtitles | عندك سبب لتكون سعيدا حبيبتك لم تكسر قلبك |
| - sevgilin bana çalışıyordu. | Open Subtitles | أعني حبيبتك الصغيرة كانت تعمل لدي طوال الوقت |
| Önce kölen, sonra sevgilin olur sonra da evlenirsin. | Open Subtitles | الرفيقه تصبح حبيبتك الخاصه والحبيبه تصبح زوجه هذي هي الحياة |
| sevgilin hakkında konuşuyorsun. Fotoğrafını cüzdanında taşıyorsun. | Open Subtitles | أن تتكلّم عن حبيبتك و أن تحمل صورتها في محفضتك |
| Şu anda saat 11:30. Dua et de kız arkadaşın gelsin. | Open Subtitles | يقول إنها الحادية عشر والنصف عليك أن تتمنى بأن تأتي حبيبتك |
| Gerzek kız arkadaşın yüzünden müdürün odasına yollandığıma inanamıyorum! O kız arkadaşım değil. | Open Subtitles | لا يمكنني التصديق أنّني أُرسلت إلى مكتب المدير بسبب حبيبتك الغبية |
| Bunu o kalın kafana sok. Artık kız arkadaşın değilim. | Open Subtitles | ادخل هذا في رأسك أنا لست حبيبتك بعد الآن |
| Joong Won, Palace Otel'in yıl dönümü kutlamasına kız arkadaşını götürmek istemişsin. | Open Subtitles | سمعت أنك أردت أحضار حبيبتك إلي الحدث الخاص الذي بالفندق ؟ |
| Demek ki hikayenin, partide sevgilini alıp boş bir yatak odasına götürdüğün kısmına geldik. | Open Subtitles | اذا,لقد كنا في فصل الكتاب ستأخذ حبيبتك الى غرفة نوم خالية باالأعلى في الحفلة |
| Ah, Kız arkadaşının sana istediğini verir gibi gözüktüğüde dahi sana gerçekten kızgın olduğunu ben biliyorum. | TED | آوه , أعلم عندما تغضب فعلا حبيبتك رغم أنها تبدو وكأنها تعطيك ما تريد |
| Biraz önce eski sevgilinle konuştuk. | Open Subtitles | كانت لي وقفة مع حبيبتك السابقة. هل فعلت ذلك؟ |
| sevgilinin Dayanak ajanı olması durumunu hiçbir ajan okulunda öğretmiyorlar. | Open Subtitles | لقد كانت حبيبتك من فولكرم هذا ليس شيئا يدرسوة فى مدرسة الجواسيس |
| sevgili kızın Amanda hakkında endişeli olduğunu biliyorum, fakat iyi haberlerim var. | Open Subtitles | أنا أعلم أنك قلق على حبيبتك أماندا، ولكن لدي بعض الأخبار الجيدة |
| kız arkadaşınla konuşup birkaç şeyi ödünç almamızı sağlamanı umuyordum. | Open Subtitles | كنت أتسائل لو أن بإمكان حبيبتك مساعدتنا في هذا الجزء |
| sevgiline bu gece kapısını kilitlemeyi söylemeyi unutma. | Open Subtitles | إذاً, من الأفضل أن تخبر حبيبتك بأن تقفل الباب الليلة |
| Sonra en iyi arkadaş olduk ama aşkın olmayı beceremedim. | Open Subtitles | ثم أصبحنا أفضل أصدقاء، ولم أعرف كيف أنتقل من كوني صديقتك لكوني حبيبتك |
| Bak, istediğini yapıyorum. Değerli kız arkadaşına göz kulak oluyorum. | Open Subtitles | اسمع, أنا أقوم بما أردته أنا أقوم بحماية حبيبتك الغالية |