Emeklilik primi alanların geç saatlere kadar uyuduğunu sanırdım. | Open Subtitles | ظننتُ أنّ أحد إكراميّات التقاعد هُو النوم حتى وقتٍ مُتأخّر. |
Cidden geç saatlere kadar kalmayı çok seviyorsun değil mi Bean? | Open Subtitles | أنت تحبٌ البقاء يقضًا حتى وقتٍ متأخرٍ حقًا يا بين؟ |
Geç saatlere kadar kaldığın için teşekkür ederim. | Open Subtitles | شكرًا لبقائكم حتى وقتٍ متأخر الليلة. |
Şu zamana kadar Güney Afrika'da geziyordum. | Open Subtitles | كنت مسافر في جميع أنحاء أمريكا الجنوبية حتى وقتٍ قريب |
Şu zamana kadar Güney Afrika'da geziyordum. | Open Subtitles | كنت مسافر في جميع أنحاء أمريكا الجنوبية حتى وقتٍ قريب |
Bilirsiniz, bir bilim adamı olarak- gezegen bilimci- yakın zamana kadar bu soruyu çok ciddiye almadık. | TED | أتعلمون، كعالِم - عالِم كواكب - نحنُ لم نفكر حقا بهذا السؤال حتى وقتٍ قريب. |
Geç saatlere kadar açıklar ve ellerinde her şey var. | Open Subtitles | إنهم يفتحون حتى وقتٍ متأخر ولديهم كل شئ |
Evrim tarihinde çok yakın zamana kadar eve geri gelmeyi düşünmeye gerek yoktu. Çünkü hiç ayrılmadık. | TED | لذلك حتى وقتٍ متأخر جدًا من تاريخنا التطوري، نادرًا ما كان هناك حاجة لتعلم كيفية العودة إلى الوطن بعد الحرب، لأننا لم نفعل ذلك أبدًا. |
Son zamana kadar onun ayık kalmasını sağlayan arkadaşıydım. | Open Subtitles | لقد كنت مرافقته حتى وقتٍ قريب. |