| - Umarım karaya oturur demiştin. bunun olmasını sen istedin. | Open Subtitles | قلت أنك تتمنى أن يقبض عليه لقد أردت حدوث ذلك |
| Müşteriler de projelerine bunun olmasını istemez. | TED | لا يريد العملاء حدوث ذلك لمشاريعهم، كما هو واضح. |
| Bunun olma ihtimali 756,000'de 1. - İstatistiksel olarak aykırı değer. | Open Subtitles | وإحتمال حدوث ذلك منعدم تقريباً، وهذا نشوز واضح |
| Öz annen baban olmasalar bile. Bu olmadan önce, kendimi öldüreceğim. - Gerçekten mi? | Open Subtitles | حتـّى إن لم يكونوا أبويك الحقيقيين، سأقتل نفسي قبل حدوث ذلك |
| Şimdi de cephanemiz bitiyor. Bunun olacağını ona söylemiştim. | Open Subtitles | لقد أوشكت الذخيرة علي الأنتهاء لقد أخبرته بأمكانية حدوث ذلك |
| bunu ne sen ne de ben istiyoruz. Çok yaklaştık. | Open Subtitles | لا تودّين حدوث ذلك ولا أنا أيضاً فنحنُ قريبون جداً |
| Elena Böyle olacağını bildiğini söyledi. Bu kısmı biliyor musun? | Open Subtitles | (إيلينا) قالت أنها توقعت حدوث ذلك, هل أخبرتكِ هذا الجزء؟ |
| O zamana kadar, benim görevim henüz bitmedi. | Open Subtitles | حتي حدوث ذلك , فإن عملي لم ينتهي |
| Çok tuhaf. Sanki bunun olmasını bekliyorlarmış gibiler. | Open Subtitles | هذا غريب , يبدو أنهم كانوا ينتظرون حدوث ذلك |
| -Annem bunun olmasını en az benim kadar istiyor ve ben... artık bir an önce olsun istiyorum. | Open Subtitles | امى تريد حدوث ذلك مثلى وانا اريد حدوث ذلك حقا |
| Eğer bunun olmasını engelleyeceksem, biraz yardıma ihtiyacım olacak. | Open Subtitles | الآن ، لو كنتُ سأمنع حدوث ذلك فسأحتاج قليلاً من المساعدة |
| İçimden bir ses diyor ki; bunun olmasını istiyorsunuz. | Open Subtitles | لو لم أعرفك جيداً لاعتقدت أنك تأمل حدوث ذلك |
| Bunun olma olasılığı konusunda aynı görüşte değiliz. | Open Subtitles | لا أعتقد أننا نرى من نفس الزاوية كيفية حدوث ذلك |
| Bunun olma olasiligi konusunda ayni görüste degiliz. Babam. | Open Subtitles | لا أظن أنني أتفق معك بشأن إمكانية حدوث ذلك |
| İlginç bir şekilde Bunun olma ihtimali yarım saat önce ortadan kalktı gibi. | Open Subtitles | للأسف فرصة حدوث ذلك انتهت منذ نصف ساعة |
| O zaman onu Bu olmadan önce oradan çıkarırız. | Open Subtitles | يجب فقط أن نحرص على إخراجها من هناك قبل حدوث ذلك. |
| Bu olmadan önce hesabı boşaltmamız lazım. | Open Subtitles | عليّنا إستنزاف الحساب المالي، قبل حدوث ذلك. |
| Bu harika olurdu ama muhtemelen Bunun olacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | سيكون ذلك خبراً رائعـاً لكن أستبعد حدوث ذلك |
| Herhalde Bakanlar Kurulu Bunun olacağını biliyordu. | Open Subtitles | لا تخبروني بأن مكتب مجلس الوزراء لم يتوقع حدوث ذلك. |
| Ancak Hindistan'da bunu yapamazsınız, çünkü halkın dediğini dinlemek zorundasınız. | TED | في حين أنه في الهند, لا يمكن حدوث ذلك, لأنه يتعين عليك الإستماع لصوت الشعب. |
| İdare, Böyle olacağını tahmin edemedi mi? | Open Subtitles | أعني لابُد أن الإدارة توقعت حدوث ذلك |
| O zamana kadar biz ne yapacağız peki? | Open Subtitles | إذن ، ماذا سنفعل حتى حدوث ذلك ؟ |
| O Olaydan beri ben de hiçbir havuza girmedim, biliyor musun? | Open Subtitles | لم انزل إلى مسبح منذ حدوث ذلك الامر أيضاً , أتعلمين هذا؟ |
| Şimdi Bunun olması durumunda saatlere ve güveninize ihtiyacım var. | Open Subtitles | الآن من أجل حدوث ذلك أنا بحاجة لأربع ساعات وثقتكم |
| Bunun olduğunu görmek istemiyorum. | Open Subtitles | {\fnArabic Typesetting}.ولا أودّ أن أرى حدوث ذلك |