| Anne, seninle ilgili her şey karmaşık. Neden sınır çiziyorsun? | Open Subtitles | كل شئ معكِ يا أمي معقد لماذا نضع حدوداً الآن؟ |
| Koduğum Amerikan kibiri sınır tanımıyor, dostum. | Open Subtitles | الأميركيّون المتغطرسين اللعناء لا يعرفون حدوداً يا رجل |
| Dünya üzerinde yürüyeceğim ve açlığım sınır tanımayacak. | Open Subtitles | ، سوف أسير على الأرض ولن يعرف جوعي حدوداً |
| Ama aşmamamız gereken sınırları aşarsak... | Open Subtitles | لكن إذا تخطينا حدوداً لايجب علينا تخطيها |
| Yabancı kuralların bütün işaretlerini parçalayıp yeni sınırlar çizdiler. | Open Subtitles | مزّقوا كلّ علامات الحكم الأجنبى ووضعوا حدوداً جديدة |
| Sınırını bil, Andy. | Open Subtitles | ضع حدوداً يا (أندي) |
| Dünyanın derinliklerinden en küçük atomun içine ve güneşe kadar, daha fazla güce yönelik açlık sınır tanımadı. | Open Subtitles | من أعماق الأرض إلي أعماق الذرة و حتي الشمس ذاتها.نهم للطاقة لا يعرف حدوداً تقريباً |
| Ve de sınır tanımayan diğer iyi yetişmiş torunlara da hayranım yani. | Open Subtitles | .. وان انطباعي لاولائك الاحفاد الرائعين والمؤدبين الاخرين لا يعرف حدوداً |
| Ron, sınır koymak zorundasın ki insanlar senden faydalanmasın. | Open Subtitles | رون، يجب ان تضع حدوداً ولا تجعل الآخرين يستغلونك |
| Böylece sınır tanımayan ve sınırı olmayan bir psikopat yaratılıyor. | Open Subtitles | وبالتالي خلق شخص مضطرب غقلياً لا يعرف حدوداً... وليس لديه حدوداً |
| "Dünya üzerinde yürüyeceğim ve açlığım sınır tanımayacak." | Open Subtitles | سوف أسير في الأرض ، ولن" "يعرف جوعي حدوداً |
| Dünya üzerinde dolaşacağım ve açlığım sınır tanımayacak. | Open Subtitles | ... سوف أسير على الأرض ولن يعرف جوعي حدوداً |
| "Dünya üzerinde dolaşacağım ve açlığım sınır tanımayacak." | Open Subtitles | سوف أسير على الأرض " " ولن أعرف حدوداً لجوعي |
| Bence acıya sınır çektiği için. | Open Subtitles | أرى ذلك كأنه يضع حدوداً للألم. |
| Yakında Avrupa'da sınır diye bir şey kalmayacak. | Open Subtitles | ـ قريباً لن تكون هناك حدوداً لـ أوروبا (ـ كلا ، سيد (فغردل |
| Belli sınırları aştıklarında bunun bedelini ödemeliler. | Open Subtitles | وعندما يتخطّون حدوداً معيّنة لابد من وجود عواقب. |
| Lakin bilmelisiniz ki sihrin de sınırları vardır. | Open Subtitles | لكن يجب أن تعلم أنّ للسحر حدوداً. |
| Acele etsen iyi olur, biliyorsun Kensi'nin cömertliğinin sınırları vardır. | Open Subtitles | يجدرُ بكـَ أن تسرع إذاً لأنَّكـَ تعلمُ بأنَّ هنالكـَ حدوداً لكرمِ (كينزي) |
| Oliver'la yeterince zaman geçirmediğimi bunun için net sınırlar koymadığımı söyledi. | Open Subtitles | قالت أنني لم أقضِ وقتاً كافياً مع أوليفر ولم أرسم حدوداً واضحة له |
| Beni ilk aradığında bazı sınırlar çizmiştik. | Open Subtitles | لقد أنشأنا حدوداً في أول مرة إتصلت بي فيها. |
| Sınırını bil, Andy. | Open Subtitles | ضع حدوداً يا (أندي) |