"حذرته" - Translation from Arabic to Turkish

• uyardım
• uyarmıştım
• uyardın
• uyarmış

Onu uyardım eğer birisine söylerse, kızlara onun aletinin ne kadar küçük olduğunu anlatacağımı söyledim
أني لم أعلم شيئاً عن هذا لقد حذرته أنه إذا أخبر أيّ شخص سيعلم فريق التشجيع الذي أنا عضوة فيه كم هو ضئيل حجم..

Onu kendi hakkımda uyardım. Ama şimdi kimin için çalıştığını anlamalı.
لقد حذرته من, ولكن لابد أن يعلم من يعمل لحسابهم

Ailenden uzak durması için uyardım onu. Arabasını görünce, ben...
حذرته بأن يبقى بعيداً عن عائلتك وعندما رأيت سيارته

- Birinci derece cinayet. İlk duruşma bugün. - Onları uyarmıştım.
ـ قتلوا شخص ، سمعتُ بهذا عصر اليوم ـ لقد حذرته

- Bu insanların arasında eski sevgililerim olabileceği konusunda uyarmıştım onu.
حذرته أنه مع هذه الحفلة سيكون هنالك فرصة جيدة بأن واحد من أصدقائي السابقين ربما يظهر

Ülkemizi işgal ederken oturup seyretmeyeceğim diyerek onu uyardım.
حذرته أنني لن أجلس بسلبية بينما يحتل بلدنا

Sonra orada korkulacak pek çok şey buldu. Sonuçta onu uyardım.
هناك الكثير من المخاطر على اى حال فأنا حذرته

Aile meseleleri hakkında onu uyardım, ...ama sanırım o diğer kampanyalarını farklı yürütüyor.
لقد حذرته من التدخل في شؤونكِ الأسرية لكن أظن أنه كان يدير حملاته الأخرى بأسلوب مختلف

Bu işin, eğer ki sevgilisi ya da kocası öğrenirse kötü hatta tehlikeli bir iş olacağı konusunda onu uyardım.
لقد حذرته انه من الممكن ان يكون عمل سيء ,بل وخطير, اذا وبشكل خاطئ اكتشف صديقها او زوجها.

Kıza bakmaması için onu uyardım. Onu uyardım.
لقد حذرته من أن ينظر إليها، حذرته

Onu bu işin hapisle sonuçlanabileceği ve lisansını kaybedebileceği konusunda uyardım.
حذرته أنه... يمكن أن ينتهي به الحال في السجن و أن يفقد رخصته الطبية

Bu işin hapisle sonuçlanabileceği ve lisansını kaybedebileceği konusunda onu uyardım.
حذرته أنه... يمكن أن ينتهي به الحال في السجن و أن يفقد رخصته الطبية

Yapmaması için onu uyardım ama o kararını verdi.
...لذلك حذرته بأن لا يفعل ولكنه اخذ قراره

Ama ben önce davrandım, ve o salağı uyardım. Ama yine de denedi...
و كان علي أن أرديه ، و حذرته ولكنه ظل على محاولته...

-Onu uyarmıştım tehlikeli demiştim
لكي لا يحترق منزلكم بالكامل ويفسد عليكم عيد الميلاد لقد حذرته بهذا الخصوص وأخبرته أن الأمر خطير

Bilmiyorum. Bourbon için onu uyarmıştım.
انا حذرته من هذا البوربون المسكر بشده

Bunun olmasından korkuyordum. Onu kaçması için uyarmıştım.
لقد خشيت أن يحدث هذا حذرته حتى يرحل

Bridgett'i müşterilerle fazla yakınlaştığı için uyarmıştım.
لقد حذرته من الاقتراب من الزبائن

Hayır... O deli herif. Onu uyarmıştım.
كلا، ذلك الوغد المجنون، لقد حذرته.

Onu uyarmıştım, ama beni dinlemedi.
لقد حذرته ولكنه لم يستمع

- Onu uyardın.
لقد حذرته

Evet tank onu uyarmış.
ان دبابته حذرته