Savaş kaybetmekten sonraki en üzücü şey, kazanmak. | Open Subtitles | بعدما خسرت معركة كنت أكثر حزنا عندما ربحت معركة |
Boş bir şarap şişesinden daha üzücü ne olabilir? | Open Subtitles | ما هو اكثر حزنا من ان تنتهي زجاجة الوين؟ |
Ve sizin küçük masanızı izlemek cenaze izlemekten daha üzücü. | Open Subtitles | وطاولتكم الصغيرة اكثر حزنا من مشاهدة المذكرة في العزاء |
Mahallenin en güzel ama en hüzünlü kızı. | Open Subtitles | اجمل الفتيات في الجوار هي اكثرهم حزنا |
Bu ömrümün en üzgün anı Johan, ama böylesi daha iyi. | Open Subtitles | هذا من اكثر الاوقات حزنا في حياتي, يوهان ولكنه ايضا الافضل |
Tanrım. Bu kadar mutsuz görünen bitkiler görmüş müydün hiç? | Open Subtitles | أوه، اللهي.أرأيت شيئأ اكثر حزنا من تللك الأزهار؟ |
2 yaşındaki Aylan Kurdi'nin trajik ölümüne Yas tuttuk, ama, o günden beri 200'den fazla çocuk Akdeniz'de boğuldu. | TED | فقد حزنا بشدة على الوفاة المأساوية للطفل الكردي ذي العامين ، و منذ ذلك الحين، غرق أكثرمن 200 طفل في وقت لاحق في البحر الأبيض المتوسط. |
Somurtma artık, Eddie. Tuğlalarını geri alacaksın. | Open Subtitles | كفاك حزنا يا (إيدي), ستستعيد قِطَع الطوب |
Düşünebileceği en acı şeyi düşünmeye çalışıyor ama bu o kadar da üzücü değil. | Open Subtitles | هو يحاول ان يفكر في اشد الامور حزنا التي يقدر ان يفكر بها وهو ليس بذلك الحزن |
Bu hikâyenin en üzücü kısmı ne biliyor musun? | Open Subtitles | هل تريد ان تعرف الجزء الاكثر حزنا في تلك القصة ؟ |
Ve en üzücü kısmı, bunu bilmeden ölmüş olması. | Open Subtitles | والجزء الأكثر حزنا هو انه مات لا يعرفون ذلك. |
Ve en üzücü kısmı bunu bilmeden ölmesi. | Open Subtitles | والجزء الأكثر حزنا هو، انه مات لا يعرفون ذلك. |
Kötü huylu bir çocuğu görmek kadar üzücü bir şey yoktur. | Open Subtitles | -لا يوجد منظر أكثر حزنا من منظر الطفل الشرير |
Bu gördüğüm en üzücü, en güzel şeydi. | Open Subtitles | انه كان الأكثر حزنا... أكثر شيء جميل الذي لم أَراه أبدا |
En üzücü tarafı ne, biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعرف ما هو اكثر الاجزاء حزنا ؟ |
İnsan ırkının bir Tanrı'ya inanma arzusunun en üzücü yönü ya da başka bir deyişle bu hayattan daha iyi bir amaç bu hayatı anlamsızlaştırmasıdır. | Open Subtitles | السمة الأكثر حزنا في البشرية هي بحاجة للإيمان بالرب، أو بطريقة آخرى، الهدف الأعظم من هذه الحياة، ليجعل هذه الحياة بلا معنى. |
Bugün dinlediğim hikaye kadar hüzünlü olamaz. | Open Subtitles | -لا يمكن أن يكون أكثر حزنا من القصة التي سمعتها اليوم |
Hepsinin duyduğu en uzun ve en hüzünlü ölüm döşeği konuşmaymış. | Open Subtitles | قالوا بأنه كان طويلاً... و خطابه بفراش الموت أكثر حزنا من أي شيء سمعوه من قبل. |
Belki de üzgün bir şekilde kabuğa baktığından onun kötü bir şey olduğunu düşünmüştür. | Open Subtitles | هي عملت ذلك كوتا لانها رأت في وجهك حزنا شديدا لريما اعتقدت أن الصدفة هي السبب |
Sen gördüğüm en üzgün bok torbası gibi duruyorsun. | Open Subtitles | النظر الأكثر حزنا من خلال كيس الهراء |
Benim mutsuz olduğumu düşünüyorsan, yanılıyorsun. | Open Subtitles | أقل حزنا. أنتِ مُخطأه بظنك أني لست سعيدا. |
mutsuz erkeklere bayılırım. Sen de epey mutsuz görünüyorsun. | Open Subtitles | أحب الرجال الحزينين و انت تبدو اكثر حزنا |
Bir günü Yas tutarak geçirecekleri kesin. | Open Subtitles | بالتأكيد سيقضون يوما حزنا عليه |
Somurtma artık, Eddie. Tuğlalarını geri alacaksın. | Open Subtitles | كفاك حزنا يا (إيدي), ستستعيد قِطَع الطوب |
Muhteşem Glenn Miller'in trajik ölümüne çok üzüldük. | Open Subtitles | لقد حزنا جميعاً للوفاة المأساوية للعظيم .... جلين ميلر |