Birinci Katip Hasan Salah polisin taciz ettiğine ilişkin şikayette bulunmuş. | Open Subtitles | شكاوى تحرش شرطة " للسكرتير الأول " حسان صلاح |
Bir başka deyişle, Hasan Salah'ın her iki cinayet için de demir gibi sağlam tanığı var. | Open Subtitles | " بعبارة أخرى " حسان صلاح لديه حجة غياب حديدية عن كلا الجريمتين |
Hasan'ı öldürmem için bana para teklif etti. | Open Subtitles | لقد عرض على حسان مال ليقتلني. ـ ماذا ؟ |
Sevkiyatçı Hasaan Waleed, ama nerede olduğunu bilmiyoruz. | Open Subtitles | الشاحن هو (حسان وليد)، لكن لا نعرف أين هو. |
Eski bağlantılarından biri Hasaan'ın harekatı ile ilgili bilgiye sahip olabilir. | Open Subtitles | أحد متصليه القدامى قد يعرف شيء عن تحركات (حسان)، |
2008 yılında, 17 yaşındaki Burhan Hassan Minneapolis'ten "Afrika Boynuzu" denilen bölgeye giden bir uçağa bindi. | TED | في 2008، برهان حسان البالغ 17 عاماً ذهب في رحلة جوية من مينابوليس إلى القرن الإفريقي. |
Hasan, evladım, | Open Subtitles | , حسان , يا ولدى |
Kalil Hasan üstünde hâlâ uydu görüntümüz var mı? | Open Subtitles | هل لازال لدينا صورة قمرية لـ (خليل حسان)؟ |
Belirttiği zaman aralığına bakarsak, Hasan, 4 semt topluluğundan birine ve iki endüstri bölgesine varmış olacak. | Open Subtitles | حسناً، بالنسبة للوقت الذي حدده حسان) فإنه سيصل واحد) من اربعة مناطق سكنية ومنطقتين صناعيتين |
Kalil Hasan, Heller'ın bulunduğu yere giderken intihar etti. | Open Subtitles | لقد انتحر (خليل حسان) وهو في طريقه لمكان هيللر |
Hasan gideceği yere 30 dakikasının kaldığını söylemişti. | Open Subtitles | لقد قال (حسان) أنه على بعد 30 دقيقة من المكان |
Şüpheli Bakir Hasan, inceleme yapılan bölgedeydi. | Open Subtitles | (المشتبه به (باقر حسان خرج من المنزل الذي كنا نراقبه |
Hasan'ı teröristlere vermezsek New York'ta bir bomba patlayacak. | Open Subtitles | قنبلة قذرة ستنفجر في (نيويورك) ما لم نسلم (حسان) للإرهابيين |
Saldırıya karşı koymayı başardık ama bombanın patlatılmasını durdurmak için Başkan Hasan onlara teslim oldu. | Open Subtitles | استطعنا صد الهجوم، لكن الرئيس (حسان) سلم نفسه لأحدٍ منهم في محاولة لمنع القنبلة من الانفجار |
Hasan 6:08'de, başka biriyle birlikte siyah bir cipe binmiş. | Open Subtitles | (حسان) ركب سيارة دفع رباعي عند الساعة 06: 08.. ومعه رجل آخر |
Başkan Hasan'ın yaklaşık on dakika önce bu noktada teslim edildiğini biliyoruz. | Open Subtitles | القنبلة عند تقاطع شارعي (أمستردام) والـ93 نعلم أن الرئيس (حسان) سُلِمَ بذلك المكان قبل نحو 10 دقائق |
Hasan ve dört koruması keskin nişancıların görüş alanındalar. | Open Subtitles | القناصين لديهم رؤية واضحة على (حسان) و أربعة حراس |
Anlaşılan Richards Körfezi'nin giriş kapısındaki nöbetçi Hasaan'ın eşinin kuzeniymiş. | Open Subtitles | الحارس الذي يعمل على بوابة الدخول في "خليج ريتشاردز" تبين أنهُ صهر (حسان). |
Hasaan tersane daha açılmadan ellerinde silahlarla varmış olacak. | Open Subtitles | (حسان) وصل مع الأسلحة قبل فتح حوض بناء السفن. |
Şu an çalıştığınız vakalardan biri dikkatimi celbetti de,... ..Hasaan Waleed'in dahil olduğu vaka. | Open Subtitles | لفت إنتباهي بأن واحدة من القضايا التي تعمل عليها الآن تتضمّن (حسان وليد). |
Sonra, onun topluluğunda çalışan Hassan Kassim isimli bir yasal danışman ile tanıştı. | TED | ثم قابلت حسان قاسم أحد مساعدي المحامين والذي كان يعمل في مجتمعها. |
Jaleel Hassam. | Open Subtitles | حسان |