| İstersen yan tarafta buna benzer... boş bir büro daha var. | Open Subtitles | حسنا هناك واحد مثل هذا عند الباب التالي ان كنت مهتما |
| Los Angeles'ta yaklaşık 70 bin dönüm park alanı var. | Open Subtitles | حسنا هناك مايقارب 70000 فدانا من المتنزهات فى لوس انجيلوس؟ |
| Bu konuda bütün seyircileri çıplak düşünmekle ilgili meşhur bir çare var ama sen onları zanlı olarak düşünebilirsin. | Open Subtitles | حسنا,هناك الحل الواضح و هو التخيل ان كل الحشد عاري لكن يمكنك ان تتخيل ان الحشد مكون من الجناة |
| Evet, James Woods Lisesinin kazanmasına bahis yapacak bir çok insan var. | Open Subtitles | حسنا هناك العديد من الناس الذين يريدون المراهنة علي جيمس وودز لتفوز. |
| Aslında konuşulacak çok şey var, ama sanırım başlamak için önce şarkı çalacağım. | TED | حسنا.هناك الكثير لنتحدث عنه, لكني اظن اني سوف اقوم بالعزف لنبدأ. |
| Şimdi sanal kolonoskopi denen bir yöntem var. | TED | حسنا هناك الآن فحص ظاهري لتنظير القولون. |
| Açıkça her ikisini birleştiren bazı teknolojiler var. | TED | حسنا هناك بعض التكنولوجيا التي بوضوح، تضم كلا الأمرين. |
| RB:Bir çok sorun var. | TED | ر ب: حسنا, هناك..أعني أن هناك الكثير من المشاكل. |
| Gelecek hafta iki oyunum daha var. | Open Subtitles | حسنا, هناك عرضان قادمان .للمسرحية الأسبوع المقبل |
| - Ordunun ata ihtiyacı var. | Open Subtitles | الجيش يحتاج الخيول, حسنا هناك الكثير من الخيول في الأرض |
| Şey, benim de söyleyip rahatlamak istediğim birkaç şey var da. | Open Subtitles | حسنا,هناك شيئان اود البوح بهما و اراحة صدري |
| Şey, benim de söyleyip rahatlamak istediğim birkaç şey var da. | Open Subtitles | حسنا,هناك شيئان اود البوح بهما و اراحة صدري |
| Bel Air, Benedict Canyon, Pacific Palisades var. | Open Subtitles | حسنا , هناك هواء بيل , تلال هولمبى وادي بنيديكت، حواجز المحيط الهادي |
| Bel Air, Benedict Canyon, Pacific Palisades var. | Open Subtitles | حسنا , هناك هواء بيل , تلال هولمبى وادي بنيديكت، حواجز المحيط الهادي |
| Pekala, herkese yetecek kadar var. Bunları kutulara ya da çantanıza koyup evlerinize götürün. | Open Subtitles | حسنا هناك ما يكفى للجميع خذوه لبيوتكم فى صناديق خذوه لبيوتكم فى حقائب |
| Evet , buna yapılacak tek şey var. | Open Subtitles | سيعود إلى شيئا صغير جدا حسنا, هناك شىء واحد فقط لنفعله بها |
| Üzerinde konuşmamız gereken $50'lik depo masrafı var. | Open Subtitles | حسنا هناك 50 دولار كغرامة إضافية كجراج للسيارة |
| O gezegende... kötü bir ses var. | Open Subtitles | حسنا , هناك بعض من الصوت السىء على هذا الكوكب. |
| Şey, özel istekle alınabilen bir bifteğimiz var. | Open Subtitles | حسنا, هناك قطعة واحده والتي تاتي بالطلب الخاص |
| Telesekreterinde Londra'ya gittiğine dair bir mesaj var. - O halde gitmiştir, değilmi ? | Open Subtitles | حسنا, هناك رسالة على آلة الرسائل الخاصة به تقول أنه ذهب الى لندن |