Çok güzel bir yemekti Bayan Rose. Ama izninizle bazı işlerim var. | Open Subtitles | كانت هذه وجبة حسنة ,سيدة روز لكن إعذريني لدي عمل أقوم به |
güzel fikir, şimdi bana yardım et. O kovayı buraya koy. | Open Subtitles | إنها فكرة حسنة ، و الآن ساعدني ضع ذلك الدلو هناك |
güzel şeylerle dolu güzel bir evde yaşamak isterdim. | Open Subtitles | لا امانع العيش في ذلك البيت الجميل والحصول على اشياء حسنة |
Bu düşüncelerle ben de boğuşuyorum. Aklına iyi bir fikir geliyor mu? | Open Subtitles | كنت أنازع بعضًا من تلك الأفكار أيضًا ألديك أيّة أفكار حسنة ؟ |
Borç para lazımsa yardımcı olabilirim ama bu iyi bir fikir değil. | Open Subtitles | اذا احتجتم اقتراض مالا , استطيع مساعدتكم ولكن هذه ليس بفكرة حسنة |
Ve şimdi beni gerçekten seviyorsan... beni biraz daha parlatmak istiyorsan, bana güzel yetişmiş bir kız bulmalısın. | Open Subtitles | والآن إذا كنت تحبني حقا فعليك أن تجد لي فتاة جميلة حسنة التربية حتى تضفي عليّ قليلا من البهاء |
Eee... O çocuğu harcadığın gece kaldırmaya çalıştığım o güzel... eee... orospuyu hatırlıyor musun? | Open Subtitles | تتذكر الفتاة حسنة المظهر التي حاولت ان اخرج معها |
Bilekleri narin, güzel bir ayaktı ve pahalı çoraplar giyiyordu. | Open Subtitles | لقد كانت قدماً حسنة الشكل بكاحل جيّد وجوارب غالية |
Onunla beraber yaşamaktan korkardım. güzel şeylerle dolu güzel bir evde yaşamak isterdim. | Open Subtitles | لا امانع العيش في ذلك البيت الجميل والحصول على اشياء حسنة |
Böyle giyinmemdeki sebep ise bence eşcinsel kocaya güzel görünmek hoş bir şeydir. | Open Subtitles | السبب الوحيد لتأنقي هوه أنني أعتقد أنه من الجيد أن أكون حسنة المظهر لزوجي المخنث |
Çocuğun olsun ya da olmasın, popon hiç bu kadar güzel olmadı Roz. | Open Subtitles | بالمناسبة، روز، طفل رضيع أَو لا طفل رضيعَ، حماركَ مَا سَبَقَ أَنْ بَدا في حالة حسنة. |
Karar veremiyorum acaba kıyafetiyle mi daha güzel yoksa çıplak mı? | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ التَقْرير سواء يَبْدو في حالة حسنة بالملابسِ على أَو مِنْ. |
Ve diğer insanlara iyi davranmanın iyi bir şey olduğunu. | TED | و إنه لمن الجيد معاملة الناس معاملة حسنة |
Ama eninde sonunda az da olsa görme kalıntısı olan bir çocuğa rastladığımız oluyor, bu hastalığın tedavi edilebilir olduğunu gösteren iyi bir işaret olabilir. | TED | و لكن ,من حين لآخر, نلتقي بطفل الذين لديهم بعض الرؤية متبقية, و هذه إشارة حسنة للغاية أنه ربما يمكن علاج حالته. |
İyi bir kız olduğun hep işini düşündüğün gibi şeyler anlattılar bana. | Open Subtitles | بأنك فتاة حسنة الخلق وتهتمي بشؤونك شيء من هذا القبيل |
Bu bir okul gecesi değil, ve ben hep iyi bir kız oldum. | Open Subtitles | غدا ليس يوما مدرسيا، ولقد .كنت حسنة السلوك |
Hayır aslında çok iyi bir iştir kuru temizleme. | Open Subtitles | كلا يا رجل, في الحقيقة تلك وظيفة حسنة حقاً التنظيف بالبخار |
Eğitim şart, ama bu problemle mücadele etmek her birimizin ve herkesin güçlenmesini ve hayatımızdaki kadınlar ve genç kızlar için daha iyi rol modeller olmamızı gerektiriyor. | TED | التعليم و التوعية مهم جدا و لكن هذه المشكلة تتطلب من كل منا المبادرة بأن تكون قدوة حسنة للنساء والفتيات القريبات منها |
uslu durur, düzgün davranırsak cennetin kapıları açılır değil mi? | Open Subtitles | لو أننا تصرفنا بصورة حسنة فسنصل إلى الجنة |
- İyi atış efendim ! - Siz ikiniz benimle 40. katta buluşun. | Open Subtitles | طلقة حسنة يا سيدى انتما الاثنان تقابلانى فى الطابق الاربعون |
Hazır kıyafetler iyidir hoştur ama gerçek bir terzi için benim yerime gelmelisin. | Open Subtitles | محلات البيع كلها حسنة وجيدة, لكن للأزياء الحقيقية, عليكِ أن تأتي إلى مكاني. |
Odam her zaman açık. Sana iyi davranılmazsa, haber ver yeter. | Open Subtitles | مكتبي مفتوح دائماّ، إذا لم يتعاملوا معك معاملة حسنة فما عليك إلا أن تخبرني |
Oysa algoritmalar hatalı kurulabilir ve kötü niyetle oluşturulmasalar da yıkıcı sonuçları olabilir. | TED | ولكن يمكنُ للخوارزميات أن تفشل وتسبّبَ آثارًا مدمّرة بشدّة حتى رغم النوايا حسنة. |
Bu insanların yayınladığı pek çok iyi niyetli yazı okudum. | TED | لقد قرأت التصاريح العديدة حسنة النية التي يدلي بها هؤلاء الناس. |