| Yine de ona karşı yakınlık duymadan edemezdiniz, çok yakışıklı biriydi. | Open Subtitles | لا يمكنك التوقف عن الإعجاب به لقد كان حسن المظهر للغاية |
| Sense" yakışıklı ve genç olduğun için kız seninle yatmıştır." dersin. | Open Subtitles | أقول لكم، حسنا، نامت فقط معك السبب كنت حسن المظهر والشباب. |
| Üniformasının içinde yakışıklı çocukmuş, değil mi? | Open Subtitles | طفل حسن المظهر وهو يرتدى الزى العسكري أليس كذلك ؟ |
| Ama diğer insanlar kadar iyi görünümlü olmadığım için hep içime kapanıktım. | Open Subtitles | كنت مُدرك دائما أنني لست .. كما تعلمين حسن المظهر للأشخاص الآخرين. |
| yakışıklı bir adam, hep neşeli. | Open Subtitles | لقد كان طويلاً, حسن المظهر, مرحاً كان يُضحكنا دائماً. |
| Uzun boylu, mavi gözlü, zayıf, yakışıklı yabani bir adam. | Open Subtitles | طويل , عيون زرقاء , حسن المظهر ولكن بطريقة وحشية يا أبى رجل فظيع |
| Her kadına sahip olabileceği iddialarındaki yakışıklı birisi. | Open Subtitles | إنه رجل حسن المظهر يدعي بأنه يستطيع أن يحظى بأي فتاة. |
| Peki. Ama yakışıklı olmasa iyi olur! | Open Subtitles | حسناً، ولكن من الأفضل أن يكون حسن المظهر |
| - Bu şehirdeki bekar erkeklerin sorunu nedir? - Ne zaman yakışıklı bir erkekle tanışsam, eşcinsel | Open Subtitles | فى كل مرة اعرف رجل حسن المظهر يكون شاذاً |
| Düşündüğün kadar yakışıklı olman dışında, hiçbir özelliğin yok. | Open Subtitles | لديك شيء واحد فقط أنت حسن المظهر فقط كما تظن أنت |
| Seni nasıl uzun boylu, yakışıklı ve zeki gösterdiğidir. | Open Subtitles | كيف أنه يُجعلك تشعر أنك طويل القامة و حسن المظهر وذكي |
| Seni nasıl uzun boylu, yakışıklı ve zeki gösterdiğidir. | Open Subtitles | كيف أنه يُجعلك تشعر أنك طويل القامة و حسن المظهر وذكي |
| Sadece zengin, yakışıklı bir süvari subayı güzel kadınlarla sevişmekten başka bir şey bilmez. | Open Subtitles | انه مجرد ظابط غني و حسن المظهر في السلاح الفرسان انه لا يفعل شيء سوى ممارسة الحب مع النساء الحسناوات |
| Yani yakışıklı, bağlanmaktan korkmayan ve her zaman yeni bir araba kullanan biri mi? | Open Subtitles | حسناً انه حسن المظهر لا يخاف من الإلتزام ودائماً يقود سيارات جميلة |
| yakışıklı adamsın ama benim tipim değilsin. | Open Subtitles | أنت رجل حسن المظهر أنت فقط لست من نوعي المفضل |
| Ama ayrıca 40 yaşın altındaki iyi görünümlü diğer her zenci için. | Open Subtitles | ولكن مجددًا، هكذا يبدو كل رجل أسود حسن المظهر يقل عن الـ40 |
| Ona aşık olduğunu düşünüyorsun, çünkü o cesur, ...iyi görünümlü ve kuvvetli, ancak sadece bir rüyanın peşinden gidiyorsun, Annie. | Open Subtitles | تعتقدين انك واقعة بالحب لأنه شجاع حسن المظهر وقوي، حتى الآن .انت تطاردين مجرد حلم، آني |
| Kendini harcıyordu. Halbuki çok yakışlı bir çocuk. | Open Subtitles | أعنى أن هذه خسارة كبيرة انه شاب حسن المظهر |
| Çekingen olamayacak kadar yakışıklısın. | Open Subtitles | تبدو حسن المظهر ، فلا حاجة لأن تكون خجولا |
| Gençliğimde iyi görünüşlü, yakışıklı adamın tekiydim. | Open Subtitles | كنت وسيماً، وشاب حسن المظهر في مراهقتي. |
| Yaklaşık 1.83 boyunda iyi görünümlüdür. 40 yaşlarında. | Open Subtitles | ...طوله 6 أقدام ـ فى منتصف الأربعينات، حسن المظهر ـ "ممنوع الدخول من غير التذكرة" ـ |
| - O kadar hoş biri heteroseksüel olamaz. | Open Subtitles | أستطيع أن أبوس]؛ ر يعتقدون انه مثلي الجنس. لا أحد أن حسن المظهر هو مستقيم من أي وقت مضى. |