"حطام" - Translation from Arabic to Turkish

    • enkaz
        
    • enkazı
        
    • enkazında
        
    • kazası
        
    • enkazından
        
    • enkazını
        
    • kaza
        
    • Batık
        
    • kazasında
        
    • enkazları
        
    • enkazına
        
    • enkazının
        
    • harabe
        
    • enkaza
        
    • enkazdan
        
    İmha edilmiş değil, ortada bir enkaz yok, öylece yok oldu. Open Subtitles لم يتم تدميره .. لا يوجد أي حطام لقد اختفى فحسب
    Almanların geçtiği yaklaşık 70,000 köy yok edilmişti. Şehirler enkaz yığınıydı. Open Subtitles وبعد زوال الألمان، تم تدمير ما يقرب من سبعين ألف قرية وكانت المدن في حطام تام
    - Dalış yaptığı yerde baş gösteren çiçek hastalığı salgını nedeniyle kasıtlı olarak batırılan bir Hollanda korsan gemisi enkazı varmış. Open Subtitles حيث كانت تمارس الغطس عند حطام سفينة عبيد هولنديّة والتي أغرِقَت عمداً لأنّ وباء من الجُدَري كان قد تفشّى على السطح
    Bu durumda, size uzay enkazı taşıyan bir robogami gösteriyorum. TED وفي هذه الحالة، أظهر روبوغامي وهو يحمل حطام فضائي.
    Evet, ben o şeyi yanan evin enkazında bir yerde bulduk. Open Subtitles نعم ، تم العثور عليها في حطام اسفل المنزل الذي احترق
    Mesala bazen araba kazası yapabilirsin ya da başın ağrır ya da bacağını burkarsın ya da ayağını taşa bile çarparsın. Open Subtitles لانه في بعض الاوقات قد تدخل في حطام سيارة، أو تكون مصدعا، أو لويت كاحلك أو استأصال اصبعك الكبير
    1798'de, Trinidad adlı bir İspanyol gemisinin enkazından bir çan çıkartılmış. Open Subtitles في عام 1798 وجد جرس مع حطام سفينة اسبانية تسمى ترينيداد
    Düşen helikopterin enkazını gördün, ölen pilotları, temizlik ekibi ve titanyum kutuları da bir kamyona yüklenirken. Open Subtitles وهنا رأيتِ حطام طائره الهليكوبتر , شعارات ممزقه وفريق هازمت وصناديق من التيتانيوم كنت تحمل على شاحنات
    Hırsızlık gibi bir niyetim yok, ancak bir kaza geçirdik. Open Subtitles أوه, أنا لا أقصُد الإقتحام لقد كنت فى حطام سفينة
    Polonya. Varşova'nın yıkıntılarında Lehler enkaz kaldırmaya başlamıştı. Open Subtitles ،في بولندا، وما بين حطام وارسو بدأ البولنديون في إزالة الأنقاض
    Veya bir volkanik patlamada ve enkaz duvarınıza veya tavanınıza yapıştığında ve laevler gecenin karanlığında yükseldiğinde. Open Subtitles أو عندما يتطاير حطام ما أعتد أن يكون أغراضك الشخصيه ينفجر خارج نافذتك ويتوهج في الليل
    Çünkü bunu son söylediğin zamanı hatırlıyorum da o günden beri eski ekmek teknemden enkaz temizliyorum. Open Subtitles لأنني أتذكر آخر مرة قلتِ هذا لقد قضيت الكثير من الوقت منذ تنظيف حطام مصدر رزقي القديم
    Hertaraf enkaz halindeyken neden baksınlar ki? Open Subtitles بإِنَّهُمْ عندما كان هناك كثيراً حطام في البصرِ البسيطِ؟
    Kanalda bir gemi enkazı olduğunu anlamasını sağlamaya çalışıyordum. Open Subtitles كانت اُحاول أن أجعله يفهم بأن هنالك حطام سفينة فى القناة
    Gemi direği kibrit çöpü gibi yarıldı Ve sonra gemi enkazı içindekilerle birlikte dibi boyladı. Open Subtitles وإنشقت الساريه بسرعه مثل الغصن وغرقت حطام السفينه مع كل الطاقم
    Üç gün sonra, aynı bölgede bir gemi enkazı gördü. Open Subtitles بعد ثلاثة أيام شاهد حطام سفينة في المنطقة
    Evlerinin enkazında dans eden parkur dansçılarımız var. TED لدينا راقصو الباركور الذين يرقصون تحت حطام منازلهم.
    Gemi kazası şüpheye yer bırakmamıştı. Open Subtitles حطام السفيّنة كان مناسب جداً .بالتاكيد ملائم
    Air Force One'ın enkazından Football'u aldı ve savaş başlığının izini sürüp çalmak için kullandı. Open Subtitles لقد تمكن من النيل من الكرة من حطام الطائرة واستخدمها في تعقب وسرقة الرأس النووية
    Uçağın enkazını yaktığında,... neden onu da diğerlerinin yanına koymadın? Open Subtitles لماذا لم تضعه مع الاخرين عندما احرقت حطام الطائرة؟
    Gemim kaza yaptı. Bu üniformayı giyen adamı kazayla öldürdüm. Open Subtitles آل بي حطام قاربي لهنا، وقتلت ذا الزيّ العسكريّ مصادفةً.
    Yarın bu vakitlerde Batık Koyu'na ulaşmış olacağız ve özgür kalacaksın. Open Subtitles في هذا الوقت غداً سنصل إلي خليج حطام السفن وستكونين حرة
    Hani şu New Mexico'da araba kazasında ölen şarkıcı gibi. Open Subtitles علي اسم المغني الذي مات في حطام السياره بالمكسيك
    Bunlar akvaryumun dibindeki gemi enkazları gibi değiller. Open Subtitles هذه ليست مثل تلك حطام السفن لديك في الجزء السفلي من حوض للأسماك.
    Ölmekte olan örümcek kontrolünü yitirirse, düşmemek için bu yumrularla ağın enkazına sıkı sıkı tutunuyor. Open Subtitles التي تمسك بها حطام الشبكة لئلاّ تسقط عندما تفقد العنكبوت المحتضرة توازنها.
    Arkadaşlarıma 815 uçuşunun enkazının bulunduğunu söylemişsin. Open Subtitles لقد قلتي لأصدقائي أنّ حطام الرحلة 815 اكتشف
    Dave Baker oradan dört sene önce taşındı, orası şu an bir harabe. Open Subtitles ديف بيكر رحل قبل أربع سنوات والمكان مجرد حطام
    her şey çökerek, bir enkaza dönüşüyor. Herkes sinirle oradan ayrılıyor. TED يبدو وكأن كل شئ ينهار إلى سلسلة حطام تعاوني
    Ama biraz erkek olup anneni bu enkazdan kurtarsan güzel olurdu! Open Subtitles لكن جميل لو كنت رجلاً كافياً لإنقاذ أمك من حطام قاطرة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more