"حظى" - Translation from Arabic to Turkish

    • şanslı
        
    • şans
        
    • geçirdi
        
    • şanslıyım
        
    • Şansım
        
    Ha ha! Oğlun şanslı vallahi. Ne kadar hassas bir babası var. Open Subtitles ابنك محظوظ بالفعل لأنه قد حظى بوالد عاقل مثلك
    şanslı 7 numaram. Ne kadar orijinal, bayım. Open Subtitles رقم حظى سبعة جى انه واحد جديد سيدى
    Sanırım o gün benim şanslı günümdü. Ve sadece benimki değildi. Open Subtitles أحزر بأنّه كان يوم حظى ولست أنا الوحيد
    Dün seninle tanışmam büyük bir şans oldu çünkü tanıdığım tek zoolog sensin. Open Subtitles من حسن حظى أننى قابلت البارحة لأنك عالم الحيوانات الوحيد الذى أعرفه
    Ama locada bana şans öpücüğümü vermek zorundasın. Open Subtitles حسنا يجب أن تعطينى قبلة حظى السعيد فى مقصورتى.
    Borsada kötü bir gün geçirdi diye insanlara bedava hisse dağıtmıyoruz. Open Subtitles لا نستطيع أن نسلم أ.ب.و لشخص حظى يوم سىء فى السوق
    şanslıyım çünkü işimde çok iyiyim. Yoksa gitmiştim. Open Subtitles لحسن حظى, انا اعمل جيدا فى عملى, أو سوف أطرد
    Ama Şansım hiç uzun süre yaver gitmedi, hiçbir belirti olmamasına karşın büyük bir isyan tam ensemizdeydi. Open Subtitles و لكن لم يدم حظى طويلا بدون سابق انذار حدث التمرد الكبير علينا
    - Bugün benim şanslı günüm - Hiçbir fikrin yok Open Subtitles . هذا يوم حظى . انت ليس لديك فكرة
    Bugün benim şanslı günüm. Hadi. Open Subtitles إنه يوم حظى.هيا.
    Yedi benim her zaman... şanslı numaram olmuştur. Open Subtitles سبعة كان دائما رقم حظى
    şanslı günümde olmalıyım. Open Subtitles لربما هو يوم حظى
    şanslı gecem. Open Subtitles . إنها ليلة حظى
    Tombala, şanslı gecem. Open Subtitles ياللحظ . إنها ليلة حظى
    Bende bu şans varken onu sandalyeye bile oturtamam. Open Subtitles مع حظى الجيد لا اريد ان احصل عليها على الكرسى
    Mesajı aldığımda şans eseri başka bir davayla ilgili Norwood'taydım Open Subtitles من حسن حظى اننى كنت موجود فى نوروود فى قضيه اخرى عند وصول الخبر
    Kötü şans. Allah herşeyi verir. Open Subtitles يالا حظى السيئ المتعفن الله أعطانى كل شئ
    Onları Kara Kıta'dan koparıp bu kıyılara getirdikleri zaman atalarına hazırlanmak için şans verilmiş miydi? Open Subtitles هل حظى أسلافهم بفرصة ليتهيّئوا عندما تمّ سلبهم بالقوة من قارتهم السوداء و أدى ذلك إلى مجيئهم إلى هذه الشواطئ ؟
    İyi bir yıl geçirdi, ya da, bilirsin, ben de onunla geçirdim. Open Subtitles حظى بعام جيّد، أو، أنا مَن حظيت بعام جيّد معه.
    Herkes hoş vakit geçirdi, burada olup eğlenebilmene çok sevindim. Open Subtitles الجميع حظى بوقت جميل، وأنا سعيدة للغاية لوجودك هنا للإستمتاع به
    Biliyorsun, ne şanslıyım ki ayakkabılarımı bağlamak için sen varsın. Open Subtitles تعلمين انه من حظى اننى لدى انت لربط حذائي
    Şansım var ki bu bok fırtınasında iyi haberler de var. Open Subtitles لحسن حظى.. ثمة خبر جيد صغير فى هذا الهراء

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more