"حقها" - Translation from Arabic to Turkish

    • hakkı
        
    • hakkını
        
    • hak
        
    • haklarını
        
    • hakkından
        
    • onun hakkıdır
        
    1883'teki ölümüne kadar, bu düşmanca dünyada sesini duyurma hakkı için savaşan açık sözlü bir eleştirmen olarak kaldı. TED حتى وفاتها في عام 1883 واصلت كونها ناقدة جريئة مدافعة عن حقها في أن تُسمع في عالم عدواني.
    Bizden para çalmaya hakkı var. Bizden çalmayıp da kimden çalacak? Open Subtitles من حقها أن تسرقنا من ستسرق إن لم تسرقنا نحن؟
    Kadının yaşama hakkı üzerine o kadar yoğunlaşmışım ki unutmuşum. Doğru olduğunu düşündüğün şeyi yap. Open Subtitles ركزت على حقها بالحياة و نسيت افعلي ما ترينه صحيحاً
    O, sorularımızın cevaplarına sahip olabilecek, yaşayan bir biyoloji laboratuvarı. Bu cevaplar için biz de onun yaşama hakkını korumalıyız. TED إنها مختبر بيولوجي حي قد يحتوي على أجوبة على أسئلة قد نطرحها، لكن علينا التأكد من حماية حقها في العيش.
    Böylesine kuvvetli ve asil olan bir av serbest kalma hakkını kazanmalı. Open Subtitles الطريدة التي تقدم صيداَ عظيماَ و نبيلاَ تكسب حقها في أطلاق سراحها
    İşte şimdi hak ettiğin cezayı çekeceksin. Kızın da payına düşeni alacak. Open Subtitles ستحصل على عقابك الشرعي و ابنتك ستحصل على حقها
    Ama, Birleşik Devletler Donanması Amerikalıların hayatlarını korumak için haklarını savunacaktır. Open Subtitles لكن البحرية الامريكية ستدافع عن حقها في حماية حياة الأمريكيين
    Kızım 8 yaşında ve babasını görmeye hakkı var, hukuken de böyle, ve bir baba, kızını görmeye hakkı olmalı, hukuk budur. Open Subtitles ابنتى عمرها 8 سنوات ومن حقها أن يكون لها أب القانون يقول هذا.. والاب من حقه أن يرى ابنته
    Hüküm giydikten sonra, hesabı açtım böylece kızı hakkı olanı alabilecekti. Open Subtitles بعد الإدانة، قمت بإعداد الحساب. حتى تتمكن إبنته من التحصل على ما هو حقها.
    Bir vatandaş olarak nerede ve nasıl yaşayacağına karar vermek onun hakkı. Open Subtitles فمن حقها كمواطنة أن تختار كيف وأين تريد أن تعيش
    Bir kadının hakkı olan özgür düşüncesi çalındığında kır faresini evcilleştirme kavramının kendisi başlı başına trajik değil midir? Open Subtitles أليست فكرة ترويض المرأة المُتسلطة في حد ذاتها تراجيديا عندما يسرق من المرأة حقها في إستقلال الفِكر ؟
    Onun da bana çirkin ve kızıl demeye hakkı yoktu. Open Subtitles لكن لم يكن من حقها وصفي بالقبيحة والصهباء
    Anlarsın ya? Yani sürekli seks endüstrisi falan diyip duruyorsun da bir kız egzotik bir dansçı olmak istiyorsa ve 18 yaşındaysa, bu onun hakkı. TED هل تعلم؟ مثل، تظل تسميها صناعة الجنس أو أيا كان، ولكن الأمر شبيه بفتاة تريد أن تصبح راقصة مثيرة وهي بعمر الثامنة عشرة، مثل، فإن ذلك حقها.
    Kendisinin ahlaki ve yasal hakkı olmasının yanı sıra. Open Subtitles اضافة إلى كونه حقها المعنوي والدستوري.
    Kadın kurulmasına yardım ettiği hayattan hakkını olanı almalı. Open Subtitles فإن المرأة تستحق أن تحصل على حقها الشرعي في الحياة التي ساعدت في بنائها
    Davacı jürili mahkeme hakkını kullanıyor. Open Subtitles والمدعية مارست حقها في طلب محاكمة فيها محلفين
    Böylelikle, ona hakkını bırakmak isterim. Open Subtitles و عندما تفعل ذلك فأني أود منك أن تتركها كي تنال حقها الشرعي
    Onya'nın anayasal hakkını ihlal etmeye çalıştığınız sürece susmayacağım. Open Subtitles طالما أنك تحاول التحايل على حقها بالتعديل الدستورى الخامس أنا لن اسكت
    Müvekkilim yasal hakkını kullanmak istiyor. Open Subtitles موكلتي ترغب في استخدام حقها الدستوري الخامس.
    Bu nedenle kendisi evlilikleri sırasında alınan tüm malların %50'sini almakta hak sahibidir. Open Subtitles لذا فمن حقها نصف كل الممتلكات المتراكمة أثناء مدة الزواج. اكراه؟
    Aslında onu imzalayarak Bayan Jam yasal haklarını muhafaza etti, cinsel tacizi değil. Open Subtitles لذلك ليكن معلوما انه في كل الاوقات ان الانسة جام كان لديها حقها القانوني في ان لا تضرب مؤخرتها
    biyolojik anne karar alma hakkından vazgeçtiğinden, Open Subtitles بما أن الأم تتخلى عن حقها في اتخاذ القرار
    Eğer Bayan Monet kalmak istiyorsa, bu onun hakkıdır. Open Subtitles إذا رغبت الآنسة مونيت بالبقاء فهذا حقها

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more