"حقيقيةَ" - Translation from Arabic to Turkish

• gerçek

İşler gerçek olmaya başladığında hep kapının dışındadır.
هو دائماً خارج الباب إذا تُصبحُ الأشياءَ حقيقيةَ جداً.

gerçek insanları ve olayları fantazilerinle birleştirmek için kullanıyorsun.
إنه يَعْني بأنّك تَستعملُ ناسَ وأحداثَ حقيقيةَ وتَدْمجُهم مع تخيلاتِكَ

1993 yılındaki Dünya Ticaret Merkezi saldırısının gerçek sorumlusu FBI'dı.
وأعطاَه متفجراتَ حقيقيةَ , a مفجر وأخبرَه لبِناء a قنبلة

Fikir sahibi olmadığınız bir konuda seçim yapmaksa gerçek liderlik ister.
يَأْخذُ قيادةَ حقيقيةَ للإلتِقاط شيء أنت جاهل حول.

Sinir sistemi ve gerçek iç organları yoktur.
هم لَيْسَ لهُمْ نظامُ عصبيُ ولا أعضاء داخليةَ حقيقيةَ.

Geldiklerinde de Paddy's parası almak için gerçek para kullanmak zorunda kalırlar.
وبعد ذلك عندما يكونون في الدّاخلِ، هم يَجِبُ أَنْ يستعملوا دولاراتَ حقيقيةَ لشِراء دولاراتِ باديز.

Sen gerçek sorunlarımızın olduğunu görmeyecek kadar mı taktın kafayı düğünümüze?
جداً مهووسة أنتِ الزواج بهذا نحظى بأن هنا؟ حقيقيةَ مشاكلُ لدينا بانهُ رؤية يُمكنك لا و

Ayrıca öyle gerçek silahların yasaklandığı dandik Comic-Con'lara da benzemeyecek.
ولن يكون مثل أولئك كمكس حيث يَمْنعونَ أسلحةَ حقيقيةَ.

Bu silahlar gerçek görünmüyor.
لا شيئ من هذه الأسلحة تَبْدو حقيقيةَ.

Baştan sona gerçek Kentucky tarzı olacaktı.
أعني كانت " كنتاكي " حقيقيةَ من الحد للحد

Size anlatmaya çalışıyorum, bu fotoğraflar gerçek değil.
أَنا , uh، أُخبرُك ذلك هذه لَيستْ صورَ حقيقيةَ.

Kitapların gerçek değil.
كُتُبكَ لَيستْ حقيقيةَ.

- gerçek silah kullanmayacağız.
- نحن لَنْ نَستعملَ أسلحةَ حقيقيةَ.

Emad Salim'i kiraladılar ve ona 1 milyon dolar ödediler ve ona gerçek patlayıcılarla bir fünye verdiler, ona bomba yapmasını söylediler ve o bombayı da kontrolü altındaki salaklara vermesini ve onların da Dünya Ticaret Merkezi kompleksine saldırmasını istediler.
في الحقيقة , إستأجروا "عماد سالم" ودَفعو ا له مليون دولارَ وأعطوه متفجراتَ حقيقيةَ , مفجر, وطلبوا منه بِناء قنبلة و يعطيعا إلى الناس الحمقى ,الذين كان يتحكم بهم