Ve tüm hayatım boyunca, hiç gerçek bir kız arkadaşım olmadı. | Open Subtitles | وفي حياتِي الكاملةِ، أنا أبداً مَا كَانَ عِنْدي صديقةُ حقيقيةُ واحدة. |
gerçek kalbi olmayan çok kadın vardır. | Open Subtitles | هناك الكثير ممن لَيْسَ لهُمْ قلوبُ حقيقيةُ |
Ama şimdi gerçek olacak. Lütfen oturun. | Open Subtitles | نعم، لذا هو أكثر حقيقيةُ حتى الآن، أليس كذلك؟ |
"Hayat lunaparkta bir gezinti gibidir, ve gezintiye başladığında onun gerçek olduğunu düşünürsün, çünkü zihinlerimiz bu kadar güçlüdür. | Open Subtitles | ,الحياة مثل جولة في مدينة ملاهي وعندما تَستمرُّ بها, تَعتقدُ بأنّها حقيقيةُ ذلك لأن عقولنا قويّةٌ لتلك الدرجة |
gerçek bir yeteneğin var ve bu gerçek bir fırsat. | Open Subtitles | أنت عِنْدَكَ موهبةُ حقيقيةُ وفرصة حقيقة هنا |
gerçek bir yeteneğin var ve bu gerçek bir fırsat. | Open Subtitles | أنت عِنْدَكَ موهبةُ حقيقيةُ وفرصة حقيقة هنا |
bence gerçek bir harita. | Open Subtitles | خريطة التي أعتقدتُ أنها حقيقيةُ. |
Düzmece okulunuz, bütün gerçek üniversiteleri küçük düşürüyor! | Open Subtitles | مدرستكَ المُزيَّفة تَذلُّ كُليّاتُ حقيقيةُ في كل مكان! |
Onun gerçek kurtları var. | Open Subtitles | عِنْدَها ذئابُ حقيقيةُ. |
Hanım evladı Fransız şarabı değil, gerçek Yunan şampanyası bu! | Open Subtitles | - هو شمبانيا يونانيةُ حقيقيةُ. |
Bu, gerçek güç. | Open Subtitles | ذلك الشيءِ قوَّةُ حقيقيةُ. |
Burası gerçek hayat. | Open Subtitles | هذه حياةُ حقيقيةُ. |
- Evet, o gerçek. | Open Subtitles | - نعم، هي حقيقيةُ |