"حقيقيون" - Translation from Arabic to Turkish

    • Gerçek
        
    • gerçekler
        
    • gerçeğiz
        
    • sahici
        
    • gerçekmiş
        
    Özetlersek: Birincisi; kulak misafirliği. İkincisi; hayali insanları Gerçek varsaymak. TED إذن، باختصار: أولاً، التنصت. ثم، التظاهر بأن الأشخاص الوهميون حقيقيون.
    Dediği gibi, onlar Gerçek değil. Onlar sadece sanal deneyim, bir hayal. Open Subtitles كما قال لك هم ليسو حقيقيون انهم تجربه زائفه , انهم خيال
    Bu sadece sizin Gerçek olduğunuzu ona göstermek zorunda olduğum bir durum. Open Subtitles هذه هي فقط الصفقة التي يجب أن نعملها لتجعله يرى بأنكم حقيقيون.
    Bir hayli gerçekler, söylemek üzse de. Open Subtitles إنهم حقيقيون تماماً . يؤسفنى ان اقول ذلك
    Senin için oldukları kadar benim için de gerçekler. Open Subtitles لقد كانوا حقيقيون بالنسبه لك كما كانوا لي
    Bu gerçeklik. Biz gerçeğiz ve sen... Open Subtitles فهذا كله حقيقة، أيّ نحن حقيقيون و أنت...
    Mancınıklara yerleştirecek kadar Gerçek asker bulabilirsen belki hedefini 10 denemede 1 kez vurabilirsin ama tüm Gerçek askerler, babanla birlikte savaşıyor. Open Subtitles لو أن لديك جنود حقيقيون لتسليح المنجنيق فربما تصيب هدفك مره من 10 مرات ولكن كل الجنود الحقيقون مع ابيك في ريفرلاندز
    Eğer senin Gerçek zombi olup içeri sızdığını anlarsa kibar olmayacaklardır. Open Subtitles إن اكتشفوا أنكم متسللون لا مؤمنون حقيقيون فإنهم لن يعاملوكما بالحسنة
    Gerçek esas yalancılar yoktur. Hepimiz aynı hataları yaparız. TED ليس هناك كذابون أصليون حقيقيون. جميعنا لدينا نفس الاخطاء.
    Gerçek insanların kullandığı tüm konuşma dillerinde bunlar var. TED توجد هذه الأدوات في أي لغة يستخدمها أناس حقيقيون.
    İkinci anti-sosyal beceri: Onları Gerçek varsaymak. TED وهذه هي المهارة الغير اجتماعية الثانية: ابدأ في التظاهر بأنهم حقيقيون.
    Asya'da Gerçek liderler var, oldukça politik tutarlılığa sahipler. TED فهناك قادة حقيقيون في آسيا. ولديهم قدر كبير من الاستقرار السياسي.
    Bu gördükleriniz ağrılı bir prosedüre alınan Gerçek hastalar. TED هؤلاء هم مرضى حقيقيون يخضعون لإجراءات مؤلمة.
    Düşünce de şu; onları bir yerlerde kilitli tutmaktansa bir evde yaşamalarına izin veriyorlar ve doktorlar onlara aile ortamı gibi bir ev sunuyorlar tıpkı Gerçek insanlar gibi. Open Subtitles الفكرة هي أنه بدلا من حبسها, يجعلونها تعيش في منزل والأطباء يجعلونه منزلا لها. كأنهم عائلة, كأنهم أناس حقيقيون
    Polisler sizin onlardan korkmanızı istiyor. Böylece erkek, Gerçek bir erkek olduklarını sanıyorlar. Open Subtitles الشرطة تريد منكم أن تخافوا منها وهذا يجعلوهم رجال حقيقيون
    Ufak tefek çocuklarla değil, Gerçek yetişkinlerle! Open Subtitles ليس فقط مع اطفال و لكن مع راشدون حقيقيون
    Senin için oldukları kadar benim için de gerçekler. Open Subtitles لقد كانوا حقيقيون بالنسبه لك كما كانوا لي
    Yani, öldüler ama gerçekler. Open Subtitles أعني إنهم موتى ولكنهم حقيقيون.
    Sanırım yeterince gerçekler. Open Subtitles حسناً، إنهم حقيقيون بما فيه الكفاية
    Biz gerçeğiz. Open Subtitles نحن حقيقيون هذه الغرفة
    Ne dedi peki? Bu adamlar sahici miymiş? Open Subtitles ماذا قال لك هل اولئك اشخاص حقيقيون أم ماذا
    Bir yandan dünya dışından gelen bir teknolojiye sızacağım diğer yandan uzaylılar gerçekmiş ama ne var ki kendileri bizi öldürmeye niyetli mankafalarmış. Open Subtitles لكن من ناحية أخرى تبيّن أن الغرباء حقيقيون لكنّهم لسوء الحظّ فجَرة سيقتلوننا.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more