Özetlersek: Birincisi; kulak misafirliği. İkincisi; hayali insanları Gerçek varsaymak. | TED | إذن، باختصار: أولاً، التنصت. ثم، التظاهر بأن الأشخاص الوهميون حقيقيون. |
Dediği gibi, onlar Gerçek değil. Onlar sadece sanal deneyim, bir hayal. | Open Subtitles | كما قال لك هم ليسو حقيقيون انهم تجربه زائفه , انهم خيال |
Bu sadece sizin Gerçek olduğunuzu ona göstermek zorunda olduğum bir durum. | Open Subtitles | هذه هي فقط الصفقة التي يجب أن نعملها لتجعله يرى بأنكم حقيقيون. |
Bir hayli gerçekler, söylemek üzse de. | Open Subtitles | إنهم حقيقيون تماماً . يؤسفنى ان اقول ذلك |
Senin için oldukları kadar benim için de gerçekler. | Open Subtitles | لقد كانوا حقيقيون بالنسبه لك كما كانوا لي |
Bu gerçeklik. Biz gerçeğiz ve sen... | Open Subtitles | فهذا كله حقيقة، أيّ نحن حقيقيون و أنت... |
Mancınıklara yerleştirecek kadar Gerçek asker bulabilirsen belki hedefini 10 denemede 1 kez vurabilirsin ama tüm Gerçek askerler, babanla birlikte savaşıyor. | Open Subtitles | لو أن لديك جنود حقيقيون لتسليح المنجنيق فربما تصيب هدفك مره من 10 مرات ولكن كل الجنود الحقيقون مع ابيك في ريفرلاندز |
Eğer senin Gerçek zombi olup içeri sızdığını anlarsa kibar olmayacaklardır. | Open Subtitles | إن اكتشفوا أنكم متسللون لا مؤمنون حقيقيون فإنهم لن يعاملوكما بالحسنة |
Gerçek esas yalancılar yoktur. Hepimiz aynı hataları yaparız. | TED | ليس هناك كذابون أصليون حقيقيون. جميعنا لدينا نفس الاخطاء. |
Gerçek insanların kullandığı tüm konuşma dillerinde bunlar var. | TED | توجد هذه الأدوات في أي لغة يستخدمها أناس حقيقيون. |
İkinci anti-sosyal beceri: Onları Gerçek varsaymak. | TED | وهذه هي المهارة الغير اجتماعية الثانية: ابدأ في التظاهر بأنهم حقيقيون. |
Asya'da Gerçek liderler var, oldukça politik tutarlılığa sahipler. | TED | فهناك قادة حقيقيون في آسيا. ولديهم قدر كبير من الاستقرار السياسي. |
Bu gördükleriniz ağrılı bir prosedüre alınan Gerçek hastalar. | TED | هؤلاء هم مرضى حقيقيون يخضعون لإجراءات مؤلمة. |
Düşünce de şu; onları bir yerlerde kilitli tutmaktansa bir evde yaşamalarına izin veriyorlar ve doktorlar onlara aile ortamı gibi bir ev sunuyorlar tıpkı Gerçek insanlar gibi. | Open Subtitles | الفكرة هي أنه بدلا من حبسها, يجعلونها تعيش في منزل والأطباء يجعلونه منزلا لها. كأنهم عائلة, كأنهم أناس حقيقيون |
Polisler sizin onlardan korkmanızı istiyor. Böylece erkek, Gerçek bir erkek olduklarını sanıyorlar. | Open Subtitles | الشرطة تريد منكم أن تخافوا منها وهذا يجعلوهم رجال حقيقيون |
Ufak tefek çocuklarla değil, Gerçek yetişkinlerle! | Open Subtitles | ليس فقط مع اطفال و لكن مع راشدون حقيقيون |
Senin için oldukları kadar benim için de gerçekler. | Open Subtitles | لقد كانوا حقيقيون بالنسبه لك كما كانوا لي |
Yani, öldüler ama gerçekler. | Open Subtitles | أعني إنهم موتى ولكنهم حقيقيون. |
Sanırım yeterince gerçekler. | Open Subtitles | حسناً، إنهم حقيقيون بما فيه الكفاية |
Biz gerçeğiz. | Open Subtitles | نحن حقيقيون هذه الغرفة |
Ne dedi peki? Bu adamlar sahici miymiş? | Open Subtitles | ماذا قال لك هل اولئك اشخاص حقيقيون أم ماذا |
Bir yandan dünya dışından gelen bir teknolojiye sızacağım diğer yandan uzaylılar gerçekmiş ama ne var ki kendileri bizi öldürmeye niyetli mankafalarmış. | Open Subtitles | لكن من ناحية أخرى تبيّن أن الغرباء حقيقيون لكنّهم لسوء الحظّ فجَرة سيقتلوننا. |