"حقَّ" - Translation from Arabic to Turkish

• doğru

Evet, çoğu âmir doğru olanı yapmak için bir fırsat tanımazdı.
نعم، جيّد، أكثر الرؤساءِ ما كَانَ سيَعطيني الفرصة إلى إجعلْه حقَّ.

Kimbilir ne doğru, ne yanlış
مَنْ انت لتقُولُ من الذي على حقَّ أَو من المخطئَ

Şimdi, yine yavaşça ve koşmadan, şuradaki polis memurlarına doğru yürümeni istiyorum.
الآن، كما ببطئ أُريدُك أَنْ تَمْشي لا يَرْكضَ حقَّ إلى أولئك ضبّاط شرطة هناك

İçeride heryeri dolaşıyor, ve sanki tam bana doğru öksürüyor gibi.
هو جميعاً يُعيدُ توزيع، و... يَشْعرُ مثل هي تَدْفعُ حقَّ عليّ.

Hey, pardon, o karga tam bana doğru uçuyordu.
يا، يُعذرُني، ذلك الأزرقِ الزاغ كَانَ يُطيّرُ حقَّ عليّ.

Bu temel şeyi doğru anlayana kadar hiçbir şeyi düzeltemeyeceğiz.
نحنلَنْنُثبّتَأيّ شئَ حتى نُصبحْ الذي حقَّ شيءِ أساسيِ واحد.

doğru düzgün çamaşır yıkamazdı.
هي لا يَستطيعُ أَنْ يَعْملَ الغسيل حقَّ.

Belki de soruları doğru şekilde sormadığın içindir.
حَسناً، لَرُبَّمَا هو ' يَجْعلُك لا يَسْألُ حقَّ الأسئلةَ.

Onu eski bir öğrencisinden dinlememek doğru olmaz.
هو لا يَبْدوَ حقَّ أَنْ لا يَسْمعَ مِنْ a طالب سابق. تَبْدو مثل الإختيارِ الطبيعيِ.

Pantolonunu yukarı çek ve doğru düzgün giy.
إسحبْ ملابسكَ الداخلية والْبسُهم حقَّ.

Bekle bu doğru değil.
الإنتظار، الذي لَمْ يَخْرجْ حقَّ.

Çünkü o doğru şeyi yapmak ve öldüreni yakalamak için orada bulunuyor.
لأنه هناك أَنْ يَمْسكَ ' em ويَجْعلُه حقَّ.

Demek ki bu iş doğru değil.
حَسناً، الذي لا يَجْعلُه حقَّ.

doğru söylemelisin.
هو لَمْ... أنت يَجِبُ أَنْ تَقُولَه حقَّ.

Bir şeyleri doğru yapmak istiyorsan, doğru adama başvuracaksın.
تُريدُ حقَّ شيءِ المَعْمُولِ، أنت gotta يَعْرفُ مَنْ يَتّصلُ.

doğru olsun.
تَركَ صنعاًه حقَّ.

Botany Bay'e doğru gidiyorlar.
هم يَترأّسونَ حقَّ ل"خليج عِلْمِ نبات".

Bu, doğru olduğu anlamına gelmez.
الذي لا يَجْعلُه حقَّ.

Gerçi daha doğru söyleyemiyor.
هي لا تَستعملُها حقَّ مع ذلك.