"حلول" - Translation from Arabic to Turkish

• Hava
• çözümler
• çözüm
• çözümleri
• Solutions
• çözümü
• çökene
• olmadan
• Akşam
• çöktükten
• basmadan
• çözümlere
• çökmesini
• çökünce
• yarısından

Hava kararmadan önce onu yamaçtan indirip güvenli bir yere götürün çocuklar.
يا رفاق، أنزلوا من هذا المنحدر .إلى مكان أمن قبل حلول الظلام

Bakın çocuklar bu bize hiç yardımcı olmuyor, Hava kararmadan Bruce'a ulaşmamız lazım.
لا تريدون أن نبدأ بهذا يجب أن نعثر على بروس قبل حلول الظلام

Şifonyer ve eski ahşap artıklar uzun vadeli çözümler değil.
الخزائن وقطع الخشب القديمة لا تعتبر حلول على مدى طويل.

Ve aslında benzer çözümler elde etmek maksadıyla doğada bulunan çok sayıda örneğe dönebiliriz.
وفي الحقيقة يوجد امثلة كثير في الطبيعة يمكنها ان تتحول الى حلول عملية

Öğrenciler sağlıkla ilgili bir soruna çözüm ararken toplumla içiçe olmaya teşvik edildi.
يُشجّع الطلاب على الانخراط في المجتمعات عندما يبحثون عن حلول للمشاكل المتعلّقة بالصحّة.

Sosyal kalkınmaya öncelik vermeli ve çözümleri dünya çapına yaymalıyız.
علينا إعطاء الأولوية للنمو الاجتماعي، ووضع حلول حقيقية حول العالم.

Adam Conservo Solutions adında yerel bir gaz şirketinde çalışıyormuş.
الرجل مهندس مَع a شركة غازِ محليّةِ - حلول Conservo.

Çok yol gitmem lazım ve Hava kararmadan dönmek istiyorum.
لدي طريق طويل للذهاب اليه واريد الرجوع قبل حلول الظلام

Peki ya Hava karardıktan sonra içkiler içilmeye başlandığında ortaya çıkan diğer olumsuzluklar?
وماذا عن النوع الآخر من الثغرات، تعلمون ما يحدث بعد حلول الظلام عند تناول المشروبات.

Tek başına teknoloji, ne iklim değişikliğini çözecek ne de Hava kirliliğini bir gecede ortadan kaldıracak.
التكنولوجيا بمفردها لن تتمكن من إيجاد حلول للتغير المناخي، ولن تستطيع جعل تلوث الهواء يختفي في ليلة وضحاها.

Hayır, Hava karardıktan sonra bahçıvanla geri göndereceğim.
كلا , سأطلب من البستانى أن يرجعها بعد حلول الظلام

Eski problemlere çözümler, yeni tehlikelere yol açtı, hastalıklara yeni tedaviler, yeni hayati tehlikelerle sonuçlandı.
أدّت حلول المشاكل القديمة إلى مخاطر جديدة، وتسببت العلاجات الجديدة للأمراض بمخاطر صحية جديدة.

Ben de bu tür çözümler üretmek için Çevre Savunma Fonu'na katıldım.
لذلك، انضممت إلى صندوق الدفاع البيئي من أجل إيجاد حلول كهذه.

Benim için önemli olan bunların bağlam içinde ortaya konmuş çözümler olmasıdır.
الشيء المهم بالنسبة لي هو أن هذه هي حلول تم حلها ضمن محيط معين.

Ama biz bu karmaşalardan ikisi için hızlı ve etkili çözüm bulabildik.
لكننا كنا قادرين على إيجاد حلول فعالة وسريعة للغاية لاثنين من المشاكل.

Düzgün bir çözüm yoktu. Her çözüm birçok riski ve boşluğu barındırıyordu.
لم تكن هناك حلول جيدة، فكل الحلول كانت مليئة بالعيوب ومحفوفة بالمخاطر

Ancak, devlete ait işletmelerin bir ağı üzerinden, Çinliler bu kırsal alanlara gitmeyi mümkün kılmışlardır. kendi şirketlerini kullanarak bu sağlık çözümleri sunmaya yardımcı olurlar.
بالرغم من هذا , و عبر شركات مملوكة للدولة تمكن الصينيون من الوصول الى تلك المناطق النائية مستخدمين شركاتهم لللمساعدة في ايجاد حلول للرعاية الصحية

Peki bu eleman Colorado'daki Computer Solutions'tan Rick miydi?
أكان هذا الرجل هو ريك من حلول الحاسب في كولورادو؟

Oturup, şehirlerinin karşılaştığı en büyük zorlukların çözümü için beyin fırtınası yaptık.
لقد جلسنا و بدأنا في البحث عن حلول لأكبر مشكل يواجه مدينتهم.

Gece çökene kadar seviştiler ve Aaron bir gün daha kurtuldu.
ممارسة الجنس دامت حتى حلول الليل و نجى أرون ليوم آخر.

Biz... karanlık olmadan, bir motel bulmaya çalışıyorduk.
..فقد كنا مشغولين بالبحث عن فندق قبل حلول الليل

Akşam vakti çökmeden silahlarını bırakan tüm kardeşlerime af bahşedeceğim.
سأمنح العفو لكل الإخوة الذين لا يقاومون قبل حلول الليل

Önemli değil.Geri dönüp karanlık çöktükten sonra Alvarez'i vurmamız gerek.
هذا لايهم، علينا الرجوع ونحاول قتل "الفاريز" بعد حلول الظلام

Atımı geri verin de karanlık basmadan buradan gideyim.
اعطني جوادي لأتمكن من الرحيل من هنا، قبل حلول الظلام

Modern çağın bazı sorunları var ve sürdürülebilir bir hesap yapmak istiyorsak çözümlere ihtiyacımız var.
نواجه في عصرنا الحالي مشاكل، ونحن بحاجة إلى حلول إذا أردنا التوسع بشكل مستدام.

Şimdi de hazırlanıyorsun. Akşamın çökmesini bekliyorsun, değil mi?
الآن أنت تتأهّبين، تنتظرين حلول الظلام، صحيح؟

Karanlık çökünce erkeklerle sohbet etmek size yasaktı hani. Benimle dalga geçme.
اعتقدت ان التحدث مع الرجال بعد حلول الظلام , أمر محظور تماماً

Maden gece yarısından önce bizim olacak.
هذا الخام سيكون في يد أرباب علمنا قبل حلول الظلام