"خاصته" - Translation from Arabic to Turkish

• kendi
• Onun
• 'ını
• makinesini

Garajın sağında erkek yaşam alanının bir başka önemli çeşidi olan kendi başarılarının tadını çıkarabileceği, kendi zafer odasına sahip.
وبجوار الكاراج لديه غرفة الجوائز خاصته حيث يقوم بالاستمتاع بإنجازاته٬ الذي هو جزء اخر مهم في فسحات الرجال.

Kennedy, kendi savunma uzmanlarının bu sorunu ortadan kaldıracağına dair söz verdi.
التي أدعى أن أيزنهاور تركها تتفاقم وعد كنيدي أن خبراء الدفاع خاصته سيسون هذه الأزمة

Ortadan kaybolmadan önce, bana Neil Gainman koleksiyonunun tamamını verdi, kendi çalışmasından sonra en favori çizgi romanları.
قبل أن اختفى أعطاني كامل مجموعة نيل جيمان خاصته أفضل عمل له بالإضافة إلى عمله

Sen güvenliği uzaklaştıracaksın. Ben de Onun avatarını çalacağım, tamam mı?
أنتِ ستقومين بإلهاء فريق الأمن وأنا سوف أنتزع الأفاتار خاصته, حسناً؟

Abraham Lincoln o şapka içinde daha büyük görünebilir ama Onun işçi politikaları-
قد يكون إبراهام لينكولن قد بدا رائعا بتلك القبعة لكن سياسات العمل خاصته

Geçen gün dairesine gittim ve Onun snowboard'u hala oradaydı.
ذهبت الى شقته البارحه ولوح التزلج خاصته لا يزال هناك

Düşman Kakashi-sensei'i yakaladığında, gardını düşürdüğü an, Mangekyou Sharingan'ını aktif edecek.
عندما يقبض العدو على كاكاشي في اللحضة التي تكون دفاعتهم معزولة، سوف تنشط المانجيكيو شارينجان خاصته

Aradağımız kişi ilk cinayetleri sıkıca araştıran bir hayran ve bunları kendi cinayet fantazileri için kullanmış.
الرجل الذي نبحث عنه هو غالبا مشجع درس بشكل مكثف جرائم القتل الاولى و استخدمهم لينشأ خيال جريمة القتل خاصته

Orayı kendi park yeri sanıyor.
يعتقد بأنه المكان خاصته من اجل ركن سيارته.

Muhtemelen şimdi de kendi noel kütüğünü süsleyecek
لذلك على الأرجح أنه سيبهرج شجرة العيد خاصته

kendi rock grubuydu. Çok makyaj yaparlardı.
لقد كانت فرقة الروك خاصته كانوا يضعون الكثير من المكياج

Şimdi, sana kaypak balığımızın, teşrifatçısını ele vermesinin, kendi iyiliğine olacağına, inanmasını sağlayacak bir şey lazım.
أنت الأن بحاجه لشئ تقنع به السمك الزلق خاصتنا أن التخلى عن عريف الاحتفالات خاصته سيكون فى مصلحته

Heysem, kendi karanlık oda kamerasını yarattı ve halifelerin gözlerini kamaştırdı.
قام إبن الهيثم بصناعة الكاميرا المظلمة خاصته وأبهر الخلفاء

Kendime dokunmaya başladım ve kendi sesimin Onun sesini bastırmasını sağladım.
بدأت بلمس نفسي وتركت اصواتي الخاصة تتعمق في خاصته

Sonra Onun suç tahtası için kullandığı kırmızı ipini buldum.
ثم وجدت الخيط الأحمر الذي يضعه على لوح الجرائم خاصته.

Avcılık lisansı Onun tuhaf, özensiz el yazısı ile doldurulmuş.
رخصة الصيد خاصته مكتوبة بخط يدة الغريب المهمل

Lanet olsun, Onun viskisini herkesten iyi içerdim.
اللعنه كنت لاشرب الويسكى خاصته افضل من اى احد حولى

Ama Onun faks numarasını sizin için bulabilecek birini tanıyorum.
ولكن أعرف أحداً يستطيع أن يمدّك برقم الفاكس خاصته

- O halde sen Onun ortak yaşamısın. Lantash. Doğru mu?
إذن أنت السيمبيوت خاصته ، لانتاش أليس كذلك ؟

Ve Onun fırtınalı esprilerine gülüyor olmalıydım.
وكان ينبغي بي الضحك من نكت عاصفة الرعد خاصته

Babamdan Basit Şarkılar'ını Londra'da konserde çalmasını istemesini ve babamın hayır deyişini.
بأنها طلبت منه بأن يؤدي مقطوعات الـ"سيمبل" خاصته. وكيف رفض؟

Bana matkap ve çim biçme makinesini ödünç verdi, sonra bir gün aniden durdu.
و أعارني المثقب و جزازة العشب خاصته ثم كل شيء توقف فجأة في يوم واحد