Bu, siz balıkçılarla Bayan Kintner arasındaki özel bir mesele. | Open Subtitles | ذلك عملُ خاصُّ بينكم أنتم صيّادو السمك والسّيدة كينتنير. |
özel bir şeyler yapabileceğimi düşündüm. | Open Subtitles | إعتقدتُ بأنّني يَجِبُ أَنْ أعْمَلُ شيءُ خاصُّ. |
O gece Betty'nin yanında özel bir şey yoktu. | Open Subtitles | بيتي ما كَانَ عِنْدَها أيّ شئُ خاصُّ بذلك ليلِها. |
O ve yılanı, Monty Python, bizimle özel bir anlaşma imzaladılar. | Open Subtitles | هي وأفعاها، مونتي بايثون، وقّعَ خاصُّ... . . تعاقدْ معنا. |
Bu gece sizler için çok özel şeyler hazırladım. Mum dolaştırma töreni. | Open Subtitles | لدي شيءُ خاصُّ لَكن يارفاق اللّيلة. |
Bence bu yeterince özel bir durum. | Open Subtitles | أعتقد ذلك خاصُّ بما فيه الكفاية. |
Şey, bu çok özel bir şey. | Open Subtitles | حَسناً، ذلك خاصُّ جداً. |
Polis müdürü Havırd memurlar için valilik konağında özel bir tören yapılacağını bildirdi. | Open Subtitles | "و سَتُقَامُ جَنَازَةُ لِأَبِ لِطِفْلَيْنِ بِقَرَابَةِ حُرَّاس أَمَنْ آخرون." "و قَالَ رَئِيسُ الشَّرْطَةِ " هوارد " أَنّهُ سَيُكَوِّنُ هُنَاكَ حُفِلَ خاصُّ فِي قَاعَة الْمَدِينَةِ لِتَكْريمِ أَعْضَاء الْمَكْتَبِ." |
Bu özel bir mesele. | Open Subtitles | - ستيفن! ذلك خاصُّ. |
- özel bir şey. | Open Subtitles | هو خاصُّ. |
Çok özel bir yer. | Open Subtitles | هو خاصُّ جداً. |
özel bir iş. | Open Subtitles | -انه هو خاصُّ. |
Benim için çok özel biri. | Open Subtitles | هو خاصُّ جداً لي. |
Şu, internet, çok özel ve sıra dışıydı. | Open Subtitles | الإنترنت هو خاصُّ وخامُ |