Darwin'in doğum günü için saf İsviçre çikolatası. | Open Subtitles | للإحتفال بذكرى داروين شوكولاتة سويسرية خالصة |
15 milyar yıl önce Big Bang'de oluşan eşsiz nitelikteki saf enerji milyonlarca yıllık süre içinde gelişti ve maddeye dönüştü. | Open Subtitles | قبل خمسة عشر مليون عاماً، طاقة خالصة فريدة، تكوّنت في الإنفجار العظيم، تطوّرت وتكثّفت لجسيمات وموادّ لفترة أكثر من ملايين الألفيّات. |
Ruhsuz bir ölüm makinesi ile uğraşıyoruz saf hayvan iç güdüleri ile bezenmiş. | Open Subtitles | إننا نتعامل مع آلة قتل عديمة الرحمة تقودها غريزة حيوانية خالصة |
Cam imparatorlukları ve saf düşünceden oluşmuş medeniyetleri ve bütün, korkunç, muhteşem imkânsızlıklar evrenini geçip bana ulaştı. | Open Subtitles | عبر امبراطوريات من الزجاج و حضارات من أفكار خالصة و كون مليئ بالامكانات الرهيبة و الرائعة |
O platonik ilişkiden sonra Tamamen kız kardeş, erkek kardeş gibi olduğunuzu. | Open Subtitles | وأن لديكما علاقة أخوية خالصة ومثالية منذ ذلك الوقت |
Katıksız, kaçışı olmayan bir ızdırabın içine düşeceksin. | Open Subtitles | ستُحبسين في حالة خالصة من الألم الذي لا مفرّ منه. |
O yıldızlar. saf yaşam güçleri. Ruh da diyebilirsin. | Open Subtitles | هذه النجوم، إنهم قوة حياة خالصة روح، إذا أحببتِ أن تقولي |
Bu yaratıklarda saf Votan enerjisi var. | Open Subtitles | تلك الفصيلة عبارة عن طاقة فوتانية خالصة إنه فتاك للغاية |
Biliyorsunuz, saf bir yetenek olarak adlandırdığımız şey siz değilsiniz. | Open Subtitles | أنت لست من نستطيع أن نطلق عليه موهبة خالصة |
Bazı düşüncelerin saf kaka gibi. | Open Subtitles | بعض تلك الأفكار عبارة عن نفاية خالصة |
saf sürüştü saf yarıştı. | Open Subtitles | كانت القيادة خالصة والتسابق بكل اخلاص |
İnsan ruhu saf enerji kaynağıdır. | Open Subtitles | الروح البشرية، إنها طاقة خالصة |
- Sen bir cadısın. Sen saf kan, yüzde yüz cadısın. | Open Subtitles | انت ساحرةِ انتِ ساحرة خالصة ونقية الدم |
Zevk için yarışmıştım. saf. | Open Subtitles | فقط القيادة لأني أحبها خالصة |
saf altından yapılmış bir kurşun. | Open Subtitles | رصاصة ذهبية خالصة |
saf Amerikan malı. | Open Subtitles | صناعة اميركية خالصة |
Seks haz dolu bir şeydir, Runkle saf memnuniyet. | Open Subtitles | يفترض بالجنس أن يكون (لحظة متعة يا (رانكل متعة خالصة |
saf Latin bile değilim. | Open Subtitles | أنا حتى لست لاتينية خالصة. |
saf, Katıksız bir kaos. | Open Subtitles | فوضى.. محضة و خالصة |
Eğer dükkan Tamamen senin olsaydı ne hoşuna gidiyorsa yapmak isteseydin ne yapardın? | Open Subtitles | اذا كنت تملك المحل ملكية خالصة اذا لك ان تفعل به ما تشاء مالذي سوف تفعله؟ |
Tamamen insancıl bu yaptığımız. | Open Subtitles | اعتقد ان ما نقوم به هو إنسانية خالصة. |
Ama yine de gün içinde Katıksız sevinç ve mutluluk anları yaşadığım oluyor. | Open Subtitles | ولكن لازلت استمتعت بلحظات من اليوم احظى بها بسعادة خالصة وفرح |