Uzun zamandan beri beladan uzak, sakin bir hayat yaşıyorum. | Open Subtitles | منذ وقت طويل والآن أعيش حياة هادئة خالية من المشاكل |
Ama burada, o adamdan uzak geçirdiğim her dakika bir lütuf. | Open Subtitles | ولكن هنا، كل لحظة قضى خالية من هذا الرجل هو هدية. |
Bu sıkıntıları atlatınca yolsuzluktan arınmış onurlu bir millet olacağız inşallah. | Open Subtitles | عندما نخرج من هذا، سنكون أمة جميلة و خالية من الفساد |
Ve benim de iyi bir hayatım var sürprizlerle dolu olmayan. | Open Subtitles | وأنا أعيش نمط خاص من الحيــاة والتي كانت خالية من المفاجأت |
Kuralların ve sorululukların olmadığı bir hayat yaşamak istediğini söyleyip duruyordun. | Open Subtitles | إنكِ تستمرين بالقَوْل بأنكِ ترغبين بحياة خالية من القواعد، والمسؤوليات |
İnsanlıktan yoksun bir makine hayal etmenizi istiyorum... kendi kendine öğrenen ve yaratan. | Open Subtitles | أريد أن تتخيل آلة خالية من الإنسانية قادرة أن تتعلم بنفسها، تأخذ قرارتها، |
Artık ruhum günahtan arındı çünkü o kapıyı açtı ve beni içeri aldı | Open Subtitles | الآن روحي خالية من الذنب منذ أن فتح الباب وسمح لني بالدخول |
- Kafeinsiz, sade, Şekersiz. - Teşekkürler. | Open Subtitles | ـ خالية من كافيين , الدسم و السكر ـ شكراً |
Orada da çölyak hastalığına neden oldu ya da oluyordu eğer ki Glutensiz diyet yapmaya başlamasaydın. | Open Subtitles | و انتقلت الى أحشائك حيث تسببت بمرض الاضطرابات الهضمية او لكانت فعلت ذلك لو لم تكن تتبع حمية خالية من الغلوتين |
Cenevre'yi Donnie'nin züppelesmedigi bir bölge ilan edelim, olur mu? | Open Subtitles | لنجعل جنيف خالية من دوني الوغد |
Meyve yetiştiriyorlar, sebze yetiştiriyorlar, çiçek yetiştiriyorlar, sağlıklı topraklarda aktariye yetiştiriyorlar, kimyasallardan, zirai ilaçlardan, yapay gübrelerden, genetiğiyle oynanmış ürünlerden arındırılmış sağlıklı gıdalar üretiyorlar. | TED | إنهم يزرعون الفواكه، ويزرعون الخضراوات، ويزرعون الأزهار، ويزرعون الأعشاب في تربة صحيّة، خالية من الكيماويات والمبيدات الحشرية والسماد، والمنتجات المعدلة وراثيًا، يزرعون طعامًا صحيًا. |
Ama onun nasıl yetiştirildiğini düşünün - hurafeden uzak olmak bu insanın Tanrı adına nefret etmesine neden oluyor. | Open Subtitles | كانت خالية من الخرافات التي تجعل المرء يكره الآخرين بإسم الدين |
Türkiye'yi, Sovyet müdahalesinden uzak tutmaya kararlılardı. | Open Subtitles | وعقدوا العزم على إبقاء تركيا خالية من التواجد السوفياتي |
Yani bu bölgeyi fındıktan uzak tutmam gerekiyor. | Open Subtitles | لذا علي أن أُبقي هذه المنطقة خالية من البندق |
Peki şova başlarken fosfattan arınmış sabunu almak için eğilen herifi anlatsak nasıl olur ? | Open Subtitles | وماذا لو بدأنا البرنامج برجل يلتقط قطعة صابون خالية من الفوسفات؟ |
Kızımı cinsel önyargılardan arınmış bir biçimde büyütmeye çalıştım. | Open Subtitles | حاولت أن أربي ابنتي خالية من التحيز الجنسي خالية من القوالب النمطية |
Onun için istediğim tek şey rahiplerden ve zorbalardan arınmış bir İspanya. | Open Subtitles | كل ما أطلب لأجلها إسبانيا خالية من القساوسة و الطغاة |
Hiç galaksi olmayan yerler var ve aynı zamanda binlerce galaksi kümeleştigi yerler var. | TED | هناك أماكن خالية من المجرات وهناك أماكن بها الآف المجرات المتجمعة، صحيح. |
Leziz. "Suçluluk duygusu olmayan balık ızgarası. " | Open Subtitles | :أوه، تبدو هذه وجبة جيدة شرائح ستيك سمك خالية من الذنب |
Avusturalya'ya geldiğinde, başka kartalların olmadığı bir kıta buldu. | Open Subtitles | ، عندما وصل أستراليا وجد قارة خالية من العقبان الأخرى |
Evet, çocuklarımın sorunlu çocukların olmadığı bir okula gitmesini istiyorum. | Open Subtitles | أجل , أريد لأطفالي أن تلتحق . بمدرسة خالية من المضطربين |
İnsanlıktan yoksun bir makine hayal etmenizi istiyorum kendi kendine öğrenen ve yaratan. | Open Subtitles | أريد أن تتخيل آلة خالية من الإنسانية قادرة أن تتعلم بنفسها، تأخذ قرارتها، |
Bu son tutuklama ile, Springfield artık suçtan arındı. | Open Subtitles | مع عملية القبض هذه، أصبحت (سبرنغفيلد) خالية من الجرائم |
Ne tür bir gerzek Kafeinsiz içer ki? | Open Subtitles | أي نوع من الحمقى يشرب قهوة خالية من الكافيين بأية حال؟ |
Glutensiz pizza yemeğe gitsek olmaz mı? | Open Subtitles | ألا يمكنني فقط أن ادعوك خارجاً من أجل بيتزا خالية من الغلوتين؟ الغلوتين: مادة بروتينة دبقة في الدقيق |
İçinde karışıklık, açlık ve keder olmayan bir bölge sağlamalıyız. | Open Subtitles | "علينا أن نتخيل منطقةٌ، خالية من الاضطراب، والمجاعة، والمحن" |
Şekerden arındırılmış bir adet vücut incelemeye hazırdır. | Open Subtitles | جثة واحدة خالية من السكّر جاهزة للمعالجة |