| Bilmiyorum. Dolabımdan çıktılar. Sonra gölgelere gizlendiler. | Open Subtitles | خرجوا من دولابي لكنهم كانوا على هيئة ظلال |
| Herkes toplandı Onu köyün dışında aramaya çıktılar | Open Subtitles | خرجوا من الحانة أيضاً للبحث عنها خارج القرية |
| ...benimle beraber hapisteki çocuklar düzinelerce kez girip çıktılar. | Open Subtitles | كل الأولاد الذين ذهبوا معي للمركز الإصلاحي دخلوا و خرجوا من هناك عدة مرات |
| Burada, burada, Kenya, Doğu Afrika aslında uzun bir kuraklık döneminden yeni çıkmış oluyorlar. | TED | هنا، هنا، كينيا، شرق أفريقيا لتوهم خرجوا من قحط طويل. |
| Bu halkın 21. yüzyıldan çıkmış olması mucize. | Open Subtitles | إنها لمعجزة أن أولئك القوم خرجوا من القرن العشرين. |
| Şirinlikten hoşlanmamanız çok tuhaf çünkü Grammy'de müşterilerinizin yarısı My Little Pony'nin düşlerinden fırlamış gibiydi. | Open Subtitles | أظن أنه أمر غريب بأنك لا تحب الفاتنة بالنظر إلى أن نصف زبائنك في حفل جوائز (الغرامي) كانوا يبدون كأنهم خرجوا من برنامج الرسوم المتحركة (ماي ليتل بوني) |
| Duvardan fırlayıp, camı kırıp çıktılar. | Open Subtitles | لقد خرجوا من الجدار وعبرن النافذة إلى الأعلى |
| - Üzgünüm Dedektif, çıktılar. | Open Subtitles | آسف أيها المحقق أعتقد أنهم خرجوا من المكتب |
| Sanırım telsizin kapsama alanı dışına çıktılar. | Open Subtitles | يحزر بأنهم خرجوا من المدى الإذاعي. |
| Bir deney tüpünden mi çıktılar sandın? | Open Subtitles | هل تعتقد أنهم خرجوا من أنبوب اختبار؟ |
| Birdenbire ortaya çıktılar yüzbaşı. | Open Subtitles | لقد خرجوا من العدم أيها القائد |
| Ori gemilerinin yerleri tespit edildi, az önce hiperuzaydan çıktılar, Chulak üzerinde. | Open Subtitles | سفن "الأوراي" تم تحديدها , لحظات مضت , خرجوا من الفضاء الفائق , "فوق "شولاك |
| Niye çabucak dışarı çıktılar? | Open Subtitles | ...لما قاموا بـ لما خرجوا من هنا بهذهِ السرعة؟ |
| Benim ebebeynim olmak için hakkın olmadı mı. Yani, Dışarıda rehabilitasyondan çıkmış çok genç var, kendilerine kahve bile alamıyorlar aynı senin bana yaptığın gibi. | Open Subtitles | لم تفز بأحقّية رعايتي, ما أعنيه أن هنالك مراهقات خرجوا من مركز إعادة التأهيل, |
| Şehirdeki bir partiden çıkmış ve hareket eden her şeyle sevişebilecek kadar zavallı bir avuç ayyaş embesil dolu. | Open Subtitles | مجموعة من السكارى, القذرين خرجوا من حفلات في المدينة يأملون أن يجتمعون مع أي شيء يتحرك |
| Çalışanlarının yarısı hapisten çıkmış suçlular ya da şartlı tahliye edilenler. | Open Subtitles | نصف موظفيه يكونون مجرمين مدانين إما خرجوا من السجن حديثاً أو أُطلق سراحهم بشكل مشروط |
| Bunlar hapisten yeni çıkmış, patlayıcı eğitimi alanların kayıtları. | Open Subtitles | هذا سجل بالأشخاص الذين يجيدون استخدام المتفجرات الذين خرجوا من السجن مؤخراً |
| - Yani, evet, tatlım ama çocuklar kodesten yeni çıkmış, biz de biraz konukseverlik gösterelim. | Open Subtitles | أجل, لكن هؤلاء الأصدقاء ...خرجوا من السجن للتو لذا علينا أن نُظهر لهم حسن الضيافة |
| - Tatlım, çocuklar kodesten yeni çıkmış... | Open Subtitles | --حبيبتى هؤلاء خرجوا من السجن للتو |
| Şirinlikten hoşlanmamanız çok tuhaf çünkü Grammy'de müşterilerinizin yarısı My Little Pony'nin düşlerinden fırlamış gibiydi. | Open Subtitles | أظن أنه أمر غريب بأنك لا تحب الفاتنة بالنظر إلى أن نصف زبائنك في حفل جوائز (الغرامي) كانوا يبدون كأنهم خرجوا من برنامج الرسوم المتحركة (ماي ليتل بوني) |