İçinde sanki sosis varmış gibi görünüyor, ama sebze doldurmuşlar. | Open Subtitles | يبدو انه هناك في داخلها خبز, لكنه في الحقيقة خضروات |
Bir et yiyorsun sonra üç tane de sebze, buralarda ünlüdür. | Open Subtitles | هذا ما يسمى عندما يأخذ كل شخص قطعة و ثلاثة خضروات |
olurdu. Ardından onlara benim kültürümden bir sebze yemeği olan malakwangdan bahsederdim. | TED | ثم أخبرتهم عنه، أنه طبق خضروات فاخر من ثقافتي. |
Bu yüzden bu,burada konservelediğimiz salamura sebzeler için uygundur. | TED | هذه خضروات مختاره بعنايه وهي ما نقوم بتعليبها هنا. |
Burada bunu bilerek seçtim çünkü bu sebze satın alan bir adam. | TED | هنا تعمدت أن أختار هذه لأنه رجل يشتري خضروات. |
Diğerlerinde, et, patates, bira ve sebze gibi şeyler var. | Open Subtitles | الأخرى بها لحم ، طماطم بيرة ، خضروات ، أشياء كهذه |
Meyve, sebze konserveleri var ayrıca, balık ve et ve her çeşit tahıl ürünleri. | Open Subtitles | لدينا فواكه معلبه و خضروات أسماك معلبه و لحوم حبوب حاره و بارده |
Şu sandıkları çıkarın burdan! Burası sebze bahçesi değil. | Open Subtitles | إبعد تلك الصناديق من هنا هذة ليست مزرعة خضروات |
Şu sandıkları çıkarın burdan! Burası sebze bahçesi değil. | Open Subtitles | إبعد تلك الصناديق من هنا هذة ليست مزرعة خضروات |
sebze olsun, dosya olsun söyleyebilirsin. | Open Subtitles | أخبرنى لوكنت فى حاجة لأى شىء ملفات تقارير او خضروات ايضا |
Evimin arkasında, sebze ekebileceğim bir bahçe yapmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد حديقة خضروات بجانب خلقية منزلي مع محل |
Uzun zamandır bu kadar lezzetli ve acılı bir sebze güveci yememiştim. | Open Subtitles | انه لوقت طويل منذ ان تناولت خضروات حارة بهذا الطعم |
Plak koleksiyonum, hafif bir sebze yemeği zararsız. | Open Subtitles | مجموعة إسطواناتى وجبة خضروات خفيفة غير ضارة |
Birini, kız cesedinin bir çuval sebze olduğuna inandırmaktan biraz farklı. | Open Subtitles | و هو مختلفٌ قليلاً عن إقناع شخصٍ ما بأنّ تلكَ الفتاة الميتة عبارة عن كيس خضروات |
Bugünkü güvece sebze ve köfte katmışsın. | Open Subtitles | اليخني اليوم عباره عن لحم مطهو جيداً و خضروات |
Oyuncaklarınatılmaması zorla sebze yedirilmemesi kıyafetlerinaslaonarılmamasıgibi. | Open Subtitles | .. أيّ ألعاب يجب ألا تُرمى .. أيّ خضروات يجب ألا تُقدَّم .. أيّ ملابس يجب ألا تُصلح |
Ben de adanın dört bir yanındaki ağaçlardan ve çalılardan meyveler ve sebzeler topluyordum. | Open Subtitles | لاحقاً,هممتُ باحثة بالمنطقة عن فواكه و خضروات بين مختلف أنواع الأشجار والأحراش اللامتناهية علي الجزيرة |
Çiftlikte büyüdüğüne göre herhalde bundan daha taze sebzeler yiyordun, Greg. | Open Subtitles | لابد أنك كنت تأكل خضروات طازجة بحكم نشأتك فى مزرعة |
Fişe göre, bir vejetaryen hamburger ve bir koçanında mısır. | Open Subtitles | طبقاً لهذا الإيصال، كان لديه برغر خضروات و ذرة في كأس |
Neymiş efendim, lanet bir bitki gibi yerimde durmuyormuşum. | Open Subtitles | لانني لا اجلس هناك كثمرة خضروات لعينة! |
Sebzeli turta ve kızarmış veggie salatası var. | Open Subtitles | لديّ هنا خضروات مطبوخة وسلطة أعشاب محمصة |
Gün boyu ot kokan, akşamları ise yasemin kokan... bir mutfak bahçesi var. | Open Subtitles | حديقة خضروات يفوح منها رائحة الأعشاب في النهار والياسمين في المساء |
Herkes kendini hazırlasın. İnsan oğlunun bildiği en büyük, en sulu, süper zeki sebzeleri görmek üzeresiniz. | Open Subtitles | استعدوا ، سترون الآن خضروات أكبر وأذكى مما شهده الإنسان على الإطلاق |