"خطيبة" - Translation from Arabic to Turkish

• nişanlısı
• nişanlım
• nişanlısını
• nişanlın
• nişanlı
• nişanlısının
• nişanlısıyla
• nişanlıyım
• nişanlısına
• nişanlısıydı
• nişanlısın
• nişanlımı
• nişanlınız
• nişanlısıyım
• nişanlısısın

Sosyal yardımlaşmadan olduğun halde nişanlısı olan Kim Tan'a mı yapıştın?
اذاً طالبة منحـه تجرأت وغازلت كيم تـــــان الذي لديه خطيبة اصلاً

Kit Jones'un nişanlısı, Leo S ile altı tane telefon görüşmesi yapmış.
ماذا؟ خطيبة كيت جونز تلقت لتوها 6مكالمات لمدة ثانية واحدة من ليو

nişanlısı kendi böbreğini vermek istedi ama uyumlu çıkmadılar.
خطيبة هذا المريض تريد التبرع لكنهم غير متطابقين

Eşim ya da nişanlım olsa çizgi roman dükkânına para koymadan ilk ona soracağımı biliyorum.
اعلم اذا كان لدي زوجه او خطيبة لا بد ان اسألها اولاً قبل ان استثمر مالاً في متجر للقصص المصورة

Ulu Hakan'ın nişanlısını kaçırmaya kim cüret edebilir?
من الذي يجرؤ على سرقة خطيبة الخان المعظم ؟

Hayır, görüyorsun işte, nişanlın olduğunda yapmaman gereken şey bu.
لا,هذا ما يجب فعله عندما يكون عندك خطيبة

Peki, eğer bu hoşuna gitmediyse kendine başka bir sahte nişanlı bul.
إذا لم تستهويك الشروط اذهب وابحث عن خطيبة مزيفة أخرى

Hastanın nişanlısı böbreğini başkasına vermeyi kabul etti.
خطيبة المريض وافقت على إعطاء الكلية لشخص آخر

Ama ona biraz iyilik yapmalısın, bir yığın altının üzerine oturup sızlanıyor, başkasıyla evli nişanlısı için.
إنه يجلس على كومة من الذهب ويئن على خطيبة ذات وجهين.

- Merhaba Lucy, adım Glynnis, Henry'nin nişanlısı.
مرحباً لوسى .. أنا جلانيس خطيبة هنرى إسمى ليبى ..

Geçen Cuma burada arkadaşımızın nişanlısı öldü.
خطيبة زميلى فى الصف توفيت هنا يوم الجمعة الماضي

Onbaşı Finn'in nişanlısı yukarıda. Dün gece yerel haberlerde görmüş.
جيبز خطيبة فينس هنا لقد رات الخبر في التلفاز

- Finn'in nişanlısı geldi. Toplantı odasına aldım. - Sen mi?
خطيبة فينس انها في غرفة المؤتمر - متأكد أنها هناك -

Bir nişanlım vardı ve öldüğümü sanıyor.
لقد كان لدي خطيبة الآن هي تعتقد أني ميت

Size Shinhwa Gurubu'nun gelecekteki hanımı ve oğlumun nişanlısını tanıtmak istiyorum.
اليوم معنا خطيبة ابني جوو جون بيو انها الفتاة التي ستكون زوجة مستقبل شركة شين هاو

O sırada yeni bir nişanlın vardı.
ولتُساعده كي يلوذ بالفرار خلال مواجهات الشرطة كانت لديك خطيبة جديدة في ذلك الوقت حياة كاملة تنتظرك

Ben sadece hukuk fakültesine gittiğimi ve Jeremy'le nişanlı olduğumu hatırlıyorum.
ما أتذكره هو أني كنت بكلية الحقوق و أني خطيبة "جيريمي"

Burada Daniel Hecht'in nişanlısının görüşleri yok.
مازال لايوجد هناك اقتباس من خطيبة هيشيت.

Bu yalan söylediğinde olur... ya da bir adamın ölü nişanlısıyla konuştuğunda.
هذا ما يحدث عندما تكذبين... .. في الحديث عن خطيبة رجل ميت

nişanlıyım, evleneceğim ve nişanlımı seviyorum, tamam mı?
لأنّ لديّ خطيبة وعلى وشك أن أتزوّجها كما أنّي أحبّها.

Babamın nişanlısına düğün öncesi partisinde yardım etmeyi kabul ettim.
لقد وافقت على مُساعدة خطيبة والدي بعرض زفافها

O, dayımın nişanlısıydı. Onu istemiyorum. Seni istiyorum ben!
لقد كانت خطيبة عمـّي، لا أريدها، أريدك أنتِ

- Şu anda nişanlısın. - Evet.
لديك خطيبة الآن وأحترم إلتزام الزواج

Bay Mancuso, önünüzde duran bu bayanı nişanlınız ve gelecekteki gelininiz olarak kabul ediyor musunuz?
سيد منكوسو هل تقبل بالسيدة اللتي امامك خطيبة وزوجتك مستقبلا؟

Knut Eriksson'un nişanlısıyım.
انا خطيبة إكنوت اريكسون

Başkasının nişanlısısın sen, buna saygı duymam lazım.
أنتِ خطيبة شخصٌ ما ، يجب أن أحترم هذا