Resepsiyon masasının arkasında oturmak için gardiyan olmadım. | Open Subtitles | لَم أَتدَرَّب لأكونَ ضابطاً لأجلسَ خلفَ مكتبِ الاستقبال |
Takıldığı tüm o ucubeler, kamyonetin arkasında zenci sürüklemek mi? | Open Subtitles | كُل الأشخاص الغَريبين الذينَ كانَ يُرافِقُهُم و سَحلِ الزِنجي خلفَ الشاحِنَة |
Seninle eski konuşmalarına göre daha saygılı davrandı, güçlü ve cömert olmaya çalıştı, ama gözlerinin arkasında korku duyuyordu. | Open Subtitles | هوَ يتكلَّمُ معكَ من قَبل كأنهُ يتفضَّلُ عليك، بكونهِ قوياً و كريماً لكن خلفَ عينيه، إنهُ خائِف |
Ne olursa olsun oğlunuzun peşinde olacağım. | Open Subtitles | ولكنني ذاهبٌ خلفَ إبنك، بغض النظر عن ذلك |
Ellerini başının arkasına koy ve yüzüstü yere yat! | Open Subtitles | أنت رهن الأعتقال ضع يديك خلفَ رأسِكَ أنخفض نحو الأرض |
Sanırım bu mutluluk patlamasının ardında onlar var. | Open Subtitles | اظن انها السبب خلفَ إنبثاق سعادتها المفاجئة |
İstediğimizin peşine düşmeliyiz isteğimizi gerçekleştirmeliyiz. | Open Subtitles | علينا أن نذهبَ خلفَ مانريد علينا أن نجعلهُ يحدث |
Kamyondan uzaklaş ve ellerini arkana koy. | Open Subtitles | إبتعد عن الشاحنة وضع يديكَ خلفَ ظهركَ حالاً |
Onlar olumlu öğrencilerin biraz daha arkasında başa dizilirler. | Open Subtitles | هم أول من يسقطون خلفَ الطُلاب الأقل استنتاجية |
Bunun arkasında, yanlış yönlendirilmiş veya değil politik etki vardı. | Open Subtitles | خلفَ كلِ هذا , بغضِّ النظر كانَ مضلّلاً أو لا , كان هناكَ حافزٌ سياسي. |
Bu adam, bu yabancı onun gibi birini öldürdükten altı ay sonra neden kızımın arkasında duruyor? | Open Subtitles | لماذا هذا الغريب يقف خلفَ ابنتي بعدَ ستة أشهر من قتلهِ لواحدة مثلها؟ |
Ve en kötüsü de hangi kapının arkasında ne olduğun hakkında hiçbir bilginin olmaması. | Open Subtitles | والأسوأُ من ذلكـ, أنَّه لا يوجدُ لديكِـ أدنى فكرةٍ عن ما قد تجدينهُ خلفَ ذلكـَ الباب |
Bu binada olduğunu bilmek... belki şu duvarın arkasında olabileceğini bilmek. | Open Subtitles | لكنَ معرفَة أنهُ في هذا المبنى... معرفَة أنهُ رُبما يكونُ خلفَ هذا الجِدار |
Bunların arkasında birisi varsa, onlara bir anlaşma önerebilirsin. | Open Subtitles | لا. أنظر ، إذا... إذا كان هناك شخص أخر خلفَ هذا |
Dün gece Jake'i gördüğümde evin arkasında yangın çıkartıyordu. | Open Subtitles | وعندما رأيتُ "جايك" ليلةَ امسٍ كانَ يشعلُ ناراً خلفَ منزلهِ |
Bunun arkasında Agravaine var. Gaius'a bir şey yaptı. | Open Subtitles | اغرافين" خلفَ هذا" "لقد فعلَ شيئاً لـ"غايوس |
Sen, kıpırdama. Ellerini başının arkasında birleştir ve yaklaş. | Open Subtitles | ضع يديكِ خلفَ رأسكِ تقدمي للأمام |
Kendi oğlunu kaçırmalarını sağladın. Ama böyle kolay hedefler peşinde koşmak sana yakışmıyor. | Open Subtitles | تدعهم يخطفونَ ابنك، لكن يبدو أنَّ السعي خلفَ أهداف سهلة هو أقل مِن مستواك. |
Patron, ayağa kalkıp o adamın peşinde düştüğünde tam bir- | Open Subtitles | زعيم ، عندما عدتَ وذهبتَ خلفَ ذلك الرجل |
Şu kapının arkasına geçmeniz gerekiyor. | Open Subtitles | أريدُ منكم أن تتراجعوا خلفَ الباب تراجعوا خلفَ الباب |
Kara kıçını yemekhanenin arkasına atın. | Open Subtitles | ألقوا بهِ هُناكَ خلفَ الكافيتيريا |
Küçük çocuklar gibi olan sırıtışının ardında gizlenmiş olan öfke. Anlaşılmamak için kullandığı o hoş albeni. | Open Subtitles | الغضب الكامن خلفَ تلكَ الإبتسامة، والسحر الفاتن الذي يستخدمه حتى لا يتم كشفه. |
İlk önce ağabeyimin peşine düştü, şimdi de benim. | Open Subtitles | في البداية سعوا خلفَ أخي، والآن يسعونَ خلفي. |
Ellerini arkana koy. | Open Subtitles | ضعي يديكِ خلفَ ظهرك |