| Gönder'e basın, ve Beş saniye sonra, size en yakın iki eczanenin ismini göndereceklerdir. Tam ad, adres ve telefon numaraları ile... | TED | تضغط على ارسال , وخلال خمس ثواني, سيرسلون لك اقرب صيدليتين متضمنة الاسم والعنوان ورقم الهاتف |
| Ve Beş saniye sonra, size bilgiyi gönderiyorlar yani şehrin tüm hava tahmin ayrıntılarını raporu. | TED | وفي خلال خمس ثواني سيرسلون اليك توقعات كاملة لحالة الطقس في تلك المدينة |
| Beş saniye sonra yayındasınız Ben işaret vereceğim. İyi günler Seattle Ben Doktor Frasier Crane. | Open Subtitles | أنت على الهواء خلال خمس ثواني سأعطيك إشارة |
| "Serendipity." * beklenmedik şeyleri tesadüfen bulma yeteneği O sırıtmayı suratından silmek için beş saniyen var. | Open Subtitles | عندك خمس ثواني لمسح تلك الابتسامة من وجهك |
| Her beş saniyede bir romantizm doğuyor. Her kalp atışında. | Open Subtitles | الرومانسيه تولد كل خمس ثواني في قلب الناس |
| Dokuz saniye, sekiz saniye, yedi saniye... altı saniye, Beş saniye. | Open Subtitles | تسع ثواني، ثمان ثواني، سبع ثواني ست ثواني، خمس ثواني. |
| Ben de sana söz veriyorum ki, eğer Beş saniye içinde konuşmazsan kafanı kıçınla buluşturacağım. | Open Subtitles | اعدك إنك اذا لم تتكلم خلال خمس ثواني فأنا في طريقي لأجعل وجهك وقولونك يتعارفان |
| Beş saniye geçti ve sen kravatını çıkarmadın. | Open Subtitles | خمس ثواني ذَهبتْ مِن قِبل، وأنت مَا غَششتَ ربطتَكَ، |
| Bu mesaj, sana aldığım mükemmel bir nişan hediyesi diyelim buna, Beş saniye içinde kendini imha edecek. | Open Subtitles | هذه الرسالة هي هدية الخطوبة وسوف تتدمر اليا في خمس ثواني |
| Beş dakika da, Beş saniye de oynasa önemli değil. | Open Subtitles | أنا لا أهتمّ إذا لعب فقط خمس دقائق أو خمس ثواني. |
| Beş saniye içinde çıplak bir şekilde mahkeme binasında olacağım. | Open Subtitles | و بعد خمس ثواني سأكون عارياً في قاعة المحكمة |
| Ben de Beş saniye önce bunu çıkarırken kendime aynı soruyu soruyordum. | Open Subtitles | أنا كنتُ اسئل نفسي ذلك السؤال نفسه من خمس ثواني مضت عندما انتهيت من هذه |
| Ama bunun dışında, maçın bitmesine Beş saniye kala gözüm kapalı üç sayılık atış yapıp işlerini bitirirdim. | Open Subtitles | لكن هنا ,مع تبقي خمس ثواني فقط وضربه بثلاث نقاط واغلبهم مع نهاية الوقت وعيناي مغلقتان |
| Buradan gitmek için beş saniyen var. | Open Subtitles | لديك خمس ثواني لتغادري الحرم الجامعي اللعين |
| Tanrı aşkına, bu arabadan çıkmak için tam beş saniyen var, yoksa ben yapacağım! | Open Subtitles | إفعليها لديكِ حوالي خمس ثواني لتخرجي من السيارة |
| Eve gitmene gerek yok ama burda kalamazsın. Hey! beş saniyen var sonra o battaniyeyi dağıtıcam. | Open Subtitles | ليس عليك الذهاب للمنزل, ولكن لا يمكنك البقاء هنا. لديك خمس ثواني, ومن ثم سأقوم بسحب بطانيتك واجبارك على النهوض |
| beş saniyede içinde tamamen tamamen yok olup gidecek bir şey için hayatının bir saatini harcamanı. | Open Subtitles | أنكِ قضيتِ ساعةً من حياتكِ في صنع شيء قد يتحطَّم تماماً ويختفي خلال خمس ثواني |
| Bu, lazerin 0-100 km arasını nasıl beş saniyede aldığını açıklıyor. | Open Subtitles | هذا يفسر لماذا كشف الليزر كان يعرض 0 إلى 60 خلال أقل من خمس ثواني |
| Sadece beş saniyemi alır. | Open Subtitles | تلك ليست بمشكلة , الأمر لم يستغرق أكثر من خمس ثواني |
| Ortaya çıkması için beş saniyesi var yoksa çocukta delik açarım! | Open Subtitles | أعطي فرصة لهذا الشخص خمس ثواني كي يتقدم للأمام أو سأطلق النار علي هذا الطفل |
| Muhtemelen dikkatini beş saniyeden fazla toplayamıyorsundur. | Open Subtitles | ربما لا تعير تركيزك لأكثر من خمس ثواني |
| Gitmek için beş saniyeniz var. | Open Subtitles | إن لم تتفرقو فورا سيقوم رجالي باعتقالكم عندكم خمس ثواني للإبتعاد |
| Kötü haber, sadece Beş saniyeliğine rahatlamalarıydı her şeyin ertesi güne hazır olması için onlara tekrardan görev vermek zorundaydık. | Open Subtitles | والأخبار السيئة كانت هي أنهم بعد أن إرتاحوا لحوال خمس ثواني كان علينا أن نعيدهم الى العمل للتجهيز لكل شيء من أجل اليوم المقبل |