| Kimseye iyilik yapmaya gelmiyor artık. | Open Subtitles | يجب على المرء ان لا يفعل خيراً هذه الايام |
| Yaşayacak vaktim kalmadığında, yapacak iyilik kalmadığında değil de, bugün için huzur isterim. | Open Subtitles | لن أفعل خيراً فى آخر أيام حياتى لأنى ليس لدى بقية فى الحياة لأعيشها ولا جيداً لأفعل لكن اليوم |
| Ailemiz bizi kutsamış olmalı. Eminim ki ailen, kardeşin ölmeden önce son bir iyilik yapsın isterdi. | Open Subtitles | وأنا واثق أنّهما يريدانه أن يقدّم خيراً بآخر أفعاله في هذا العالم |
| Aferin bana. O halde Ra'nın geçidi almadığından emin olmak için buradasınız. | Open Subtitles | خيراً فعلت، إذن أنتم هنا للتأكد من عدم أخذ (راع) لـ"بوابة النجوم" |
| Düşünüp taşınıp, kendi kendime: "Seni hapse atanlar, senin iyiliğini istiyordu." demem için. | Open Subtitles | كي أتوقف وأفكر، من وضعني في السجن كان يريد بي خيراً |
| -Birşey değil. İnsanlar sizin için iyi şeyler yaptığında böyle dersiniz. | Open Subtitles | ذلك الذي تقوله عندما الناس تفعل خيراً لك |
| Tabii şaka yapıyor olurdum ama doğrusu orduya katılması hakkında en hayırlısı olurdu. | Open Subtitles | بالطبع كنت أداعبه لكنى أعتقد أنه إذا كان قد انضم إلى الجيش لكان خيراً له |
| Şu ironiye bakın. Sen, çok fazla iyilik yaptın. | Open Subtitles | وهذا لسخرية القدر لأنّك فعلتِ خيراً كبيراً |
| Bence her insan iyilik yapmak ister. | Open Subtitles | الذي يَنْصَب على كوكبنا. أعتقد أنّ كل إنسان يودّ أن يفعل خيراً. |
| Paranın bir yüzünde iyilik varsa diğer yüzünde gazap var. | Open Subtitles | لأنّ ذلك يكون خيراً على جانب واحد من القطعة النقديّة، وغضبٌ على الجانب الآخر. |
| Senin içinde iyilik olduğunu biliyorum, tıpkı onun içinde de kötülük olduğu gibi. | Open Subtitles | أعرف أنّ هناك خيراً فيك تماماً كما توجد مساوئ بها |
| Nasıl olacak bilmiyorum ama biraz iyilik yapmak istiyorum. | Open Subtitles | عليه تطلقه اسم أي أو صدقة, أو كتعويض ... اليوم خيراً أفعل أن أريد ولكن |
| Onun içinde iyilik olduğuna mı inanıyorsun? | Open Subtitles | تعتقدين أنّ هناك خيراً بداخلها؟ |
| İyilik veya kötülük için kullanıyor olsun onunki gibi bir güç insanın ruhunda büyük ağırlık yapar. | Open Subtitles | فقدرات مِنْ هذا النوع سواء كانت خيراً أم شرّاً... تثقل الروح |
| Bu yüzden, kendine bir iyilik yap, arkadaşım. | Open Subtitles | لهذا أفعل لنفسك خيراً وإبقبعيداًعني... |
| Aferin sana! Gerçek aşk! | Open Subtitles | خيراً لك، هذا هو الحبّ الحقيقيّ! |
| Aferin ona. Bu çocuğu seviyorum. | Open Subtitles | خيراً لها, يروقني ذلك الفتى |
| Aferin sana. Tebrikler! | Open Subtitles | خيراً لك، تهانينا! |
| Hayır, Tanrı senin bazı iyiliğini görmüş olmalı. | Open Subtitles | لا.. لابد أن الرب رأى فيك خيراً |
| Onu neye karıştırdıysanız, içimden bir ses bunun onun için iyi bir şey olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | أيّاً كان ما أقنعتَه به، ثمّة ما ينبئني أنّك لا تضمر له خيراً |
| Artık hayırlısı Allah'tan. | Open Subtitles | لنتأمّل خيراً |
| İyiydin. Hepsi geçecek. | Open Subtitles | خيراً فعلت, سيكون الامر على ما يرام |
| Burada iyi işler çıkartıyoruz, fakat... hastalarımızı duyarsız eşlerinden kurtarmaya söz veremeyiz. | Open Subtitles | نَفْعلُ خيراً عملاً هنا، لكن نحن لا نَستطيعُ الوَعْد بإنْقاذ مرضانا مِنْ الأزواجِ العديمو الحسِ. |