"دائماً على" - Translation from Arabic to Turkish

    • Her zaman
        
    • Hep
        
    • Sürekli
        
    Kabileler ya da kırsal toplumlar, Her zaman ülkenin genel kurallarına tabii olmayabiliyordu. TED و هو أن سياسات الدولة لا تؤثر بالضرورة دائماً على المجتمعات القبلية والريفية
    Bu tür ciddi vakalarda Her zaman ikinci bir görüş almak gerekir. Open Subtitles يجب الحصول دائماً على رأي آخر عندما يتعلق الأمر بموضوع جدّي مماثل
    Müşteri Her zaman haklıdır. Herkes bu yönümüze bayılır. Şimdi, başla bakalım! Open Subtitles العميل دائماً على حق وهذا ما يعجب الجميع بنا ، والآن كدسها
    Yarın, yarın... Bunu seviyorsunuz çünkü yarın, Hep 1 gün uzakta. Open Subtitles غداً, غداً أنتم تعشقون ذلك لأنه دائماً على بُعد يوم واحد
    Sürekli seri başı tenisçilere yenilip hayal kırıklığına uğramaktan iyidir. Open Subtitles إنه أمر مؤلم أن تخسر دائماً على يد المصنفين الأوائل
    Her zaman yapman gereken, senin haksız ve onların haklı olduğunu kabul etmek. Open Subtitles كل ما عليك فعله، أن تعترف بأنك مخطئ وأنها هي دائماً على صواب
    Ama şunu unutma Charlie, kahraman, kötü adamı Her zaman yakalar. Open Subtitles لا تنس أبداً بأن البطلة تلقي القبض دائماً على الشخص الشرير
    Biliyor musun Her zaman terk edilmiş bir ruh gördüğümde bunu anlayabiliyorum. Open Subtitles أتعلمين كنت دائماً على ممقدرة على أن أعرف الروح المنبودة عندما أراها؟
    Bilimin en güzel yanı da Her zaman zanlıyı aydınlatmasıdır! Open Subtitles الشيء العظيم حول العِلْمِ بأنّه يُسلّطُ الضوءَ دائماً على الموضوعِ.
    Politikamız Her zaman tarafsız olmak ve kanıt aramak üzerinedir. Open Subtitles سياستنا ان نبقى عقولنا مفتوحة وان نبحث دائماً على اثبات
    Elbette Her zaman aynı tonda ve anda değil TED ليس دائماً على نفس الإيقاع في الوقت ذاته
    Theremin çalmak vokalist olmaya benziyor tek fark sesiniz gırtlağınızdan çıkmıyor, onu sadece havada kontrol ediyorsunuz ve gerçek bir referans noktanız yok; siz Her zaman kulağınıza güvenerek onu ikide bir ayarlıyorsunuz. TED إنه شبيه بأن تصبح مطرباً ، بإستثناء، بدلاً عن أن تخرج الأصوات من حلقك، فأنت تتحكم بها فقط عبر الهواء وليس لديك حقاً نقطة مرجعية. فأنت تعتمد دائماً على أذنيك وتقوم بالضبط بإستمرار.
    Ama benim önceliğim ve odak noktam Her zaman işim olmuştu. TED ولكن أأولوياتي وتركيزي منصبتان دائماً على العمل،
    YNH: Evet. Kimlik Her zaman sorunludur, çünkü kimlik daima, eninde sonunda gerçeklikle çatışan kurgulara dayalıdır. TED يوفال: نعم. الهوية دائماً مسببة للمشاكل لأن الهوية هي تستند دائماً على قصصٍ وهمية والتي عاجلاً أو آجلاً تصطدم بالواقع.
    Cehaletle karşılaştığınızda eğitime başvurun. Her zaman düşünceli ve Her zaman merhametli olun. TED إستعن بالعلم في مُواجهة الجهل، كُن دائماً على وعي، كُن دائماً رحيم،
    Büyük olman seni Her zaman haklı yapmaz. Open Subtitles ، كونك الأكبر سناً لا يجعلك دائماً على حق
    Ben Her zaman düşmanlarımla anlaşma yapmak istemişimdir. Open Subtitles لقد كنت دائماً على استعداد للمساومة مع أعدائى ألا يمكننا أن نعقد معاهدة ؟
    İnsanların Her zaman duygularını kontrol edebildiklerini mi düşünüyorsunuz? Open Subtitles هل تعتقد أن الناس قادرون دائماً على التحكم بمشاعرهم ؟
    Girdimiz yüksek olsa da fark etmez çünkü çıktımız Hep birinci sınıf! Open Subtitles لا يهم إذا دُخلنا عالياً لأن النتيجة لدينا دائماً على مستوى عالي
    Yakından bakarsak, bu parçacıkların Hep çiftler hâlinde olduğunu görürüz; tıpkı ikizler gibi. TED ولو نظرنا بشكل أقرب، فسنلاحظ أن هذه الجزيئات تكون دائماً على شكل أزواج مثل التوائم.
    Sürekli savaş eşiğinde olan bir millete koşu kavramını nasıl açıklarsınız? TED كيف يمكنك أن تقدِّم مفهوم الجري لأمة هي دائماً على حافة الحرب؟
    Sürekli olarak egzoz borularının çıktığı yerde içi su dolu iki bidon bulundururdu. Open Subtitles وكان يعمل دائماً على أن يضع قدرين من الماء خلف أنابيب العادم

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more